İmanımız ve Eylemimiz
26.05.2013
Kardeşler, sizi Rab’bin esenliğiyle selamlıyorum. Rab’bin bulunduğu yerde esenlik vardır. Rab yaşam ve esenlik kaynağıdır. Bugün Rab’bin vaatlerine sıkıca tutunmaktan söz etmek istiyorum.
Çölde Sayım 27:1-11
Yusuf oğlu Manaşşe’nin boylarından Manaşşe oğlu Makir oğlu Gilat oğlu Hefer oğlu Selofhat’ın Mahla, Noa, Hogla, Milka, Tirsa adındaki kızları, Buluşma Çadırı’nın girişinde Musa’nın, Kâhin Elazar’ın, önderlerin ve bütün topluluğun önüne gelip şöyle dediler: “Babamız çölde öldü. RAB’be başkaldıran Korah’ın yandaşları arasında değildi. İşlemiş olduğu günahtan ötürü öldü. Oğulları olmadı. Erkek çocuğu olmadı diye babamızın adı kendi boyu arasından neden yok olsun? Babamızın kardeşleri arasında bize de mülk verin.” Musa onların davasını RAB’be götürdü. RAB Musa’ya şöyle dedi: “Selofhat’ın kızları doğru söylüyor. Onlara amcalarıyla birlikte miras olarak mülk verecek, babalarının mirasını onlara aktaracaksın. “İsrailliler’e de ki, ‘Bir adam erkek çocuğu olmadan ölürse, mirasını kızına vereceksiniz. Kızı yoksa mirasını kardeşlerine, kardeşleri yoksa amcalarına vereceksiniz. Amcaları da yoksa, mirasını bağlı olduğu boyda kendisine en yakın akrabasına vereceksiniz. Yakını mirası mülk edinsin. Musa’ya verdiğim buyruk uyarınca, İsrailliler için kesin bir kural olacak bu.”
Burada sadece miras tartışması var gibi görünse de aslında arkasında başka bir neden vardır. Korah Harun’a baş kaldırmıştı. Bu nedenlerle Tanrı’ya baş kaldırmış sayılırdı. Böyle birinin miras hakkı yoktur. Bu kızlar Tanrı’nın sözlerini çok iyi biliyorlardı.Yani Musa ikinci nesili iyi yetiştirmiş, Tanrı’nın yasasını iyi öğrenmelerini sağlamıştı. Artık Tanrı’nın vaadine önem veren imanlı bir nesil yetişmişti. Önceki imansız nesil Tanrı’nın vaadini umursamamıştı. Bu kızlar Tanrı’nın vaadine sahip çıkıyorlar. Eğer biz de buna sahip çıkmıyorsak inancımız boştur.
Acaba bu kızlar saygısız mıydı? Musa’nın önüne çıkmaları, hem de tapınakta bunu yapmaları geleneğe göre saygısızlık gibi görülebilirdi. Ancak Tanrı’nın sözüne göre böyle değildir. Bu kızlar Tanrı’nın sözüne göre Tanrı’nın önüne çıkmıştır. Bu beş kıza bakarak Rab’bin vaadine sahip çıkan bir nesil görüyoruz.
Peki bugün bizim gözlerimiz nereye bakıyor? Rab’bin vaadine sahip çıkıyor muyuz? Bu konuda kadın, erkek, hepimiz uyum için de olmalıyız yoksa zafere ulaşamayız.
Yeremya 44:15-19
Karılarının başka ilahlara buhur yaktığını bilen erkekler, orada duran kadınlar, Mısır’ın Patros bölgesinde yaşayan bütün halk -ki büyük bir topluluktu- Yeremya’ya şu karşılığı verdi: “RAB’bin adıyla bize söylediklerini dinlemeyeceğiz! Tersine, yapacağımızı söylediğimiz her şeyi kesinlikle yapacağız: Gök Kraliçesi’ne buhur yakacak, atalarımızın, krallarımızın, önderlerimizin ve kendimizin Yahuda kentlerinde, Yeruşalim sokaklarında yaptığımız gibi ona dökmelik sunular dökeceğiz. O zamanlar bol yiyeceğimiz vardı, her işimiz yolundaydı, sıkıntı çekmiyorduk. Oysa Gök Kraliçesi’ne buhur yakmayı, dökmelik sunular dökmeyi bıraktığımız günden bu yana her yönden yokluk çekiyoruz; kılıçtan, kıtlıktan yok oluyoruz.” Kadınlar, “Evet, Gök Kraliçesi’ne buhur yakıp dökmelik sunular dökeceğiz! Ona benzer pideler pişirip kendisine dökmelik sunular döktüğümüzü kocalarımız bilmiyor muydu sanki?” diye eklediler.
Bunlar vaat edilen topraklardan sürülen kadınların sözleridir. Öncekiler Rab’bin vaadine inanarak içeri girdiler vaadi bırakanlar ise bu topraklardan çıktılar. Rab’bin bunu yapmakta ne kadar haklı olduğunu görüyoruz.
Mesih bizim günahlarımız için bizim yerimize öldü. Sıkıntılarımız olacaktır ama sıkıntılarımız bizi Rab’den uzaklaştırmasın, O’na yaklaştırsın.
Rab’bin kilisesi Rab’bin vaadine sahip çıkarsa Rab ona bereketlerini dökecektir. Rab’bin sözü çok açıktır. Rab’bin sözü hayalcilik veya fütürizm değildir. Biz bugün Rab’bin kanıyla yıkandıysak, O’na abba, baba diye seslenebiliyorsak gelecek bizim için bir hayal değildir. Gerçekten iman ediyorsak bize hiçbir yargı yoktur. Günahın ve ölümün yetkisinden azat olmuşuz demektir.
Matta 25:1-13
“O zaman Göklerin Egemenliği, kandillerini alıp güveyi karşılamaya çıkan on kıza benzeyecek. Bunların beşi akıllı, beşi akılsızdı. Akılsızlar yanlarına kandillerini aldılar, ama yağ almadılar. Akıllılar ise, kandilleriyle birlikte kaplar içinde yağ da aldılar. Güvey gecikince hepsini uyku bastı, dalıp uyudular. “Gece yarısı bir ses yankılandı: ‘İşte güvey geliyor, onu karşılamaya çıkın!’ Bunun üzerine kızların hepsi kalkıp kandillerini tazelediler. “Akılsızlar akıllılara, ‘Kandillerimiz sönüyor, bize yağ verin!’ dediler. “Akıllılar, ‘Olmaz! Hem bize hem size yetmeyebilir. En iyisi satıcılara gidin, kendinize yağ alın’ dediler.“Ne var ki, onlar yağ satın almaya giderlerken güvey geldi. Hazırlıklı olan kızlar, onunla birlikte düğün şölenine girdiler ve kapı kapandı. “Daha sonra gelen öbür kızlar, ‘Efendimiz, efendimiz, aç kapıyı bize!’ dediler. “Güvey ise, ‘Size doğrusunu söyleyeyim, sizi tanımıyorum’ dedi. “Bu nedenle uyanık kalın. Çünkü o günü ve o saati bilemezsiniz.”
Bugün bir karar vermeliyiz. Ne olursa olsun Rab’bin vaatlerine sıkıca tutunmaya kararlı olmalıyız. Pavlus gibi ne yapıp edip yarışı bitirmeye bakalım. Rab bizim için canını ve kanını verdi. Bizler çok değerliyiz. Rab’bin vaadine sıkı sarılalım ve onu tutalım. Böyle yaparsak hayat tacını alacağız çünkü sona kadar dayanan bu tacı alacaktır deniyor.
Alışkanlıklarımızdan, geleneklerimizden vaz geçelim. Fal bakıyorsak Rab’bin adıyla reddedelim. Uğur getiren bir şey takıyorsak, dedikodu yapıyorsak, bizi RAb’bin vaadinde başka yöne çeken düşüncelerimiz varsa İsa Mesih adıyla reddedlim.
Rab ilk gelişinde günahlarımızı kaldırdı. İkinci gelişinde de bize çürümez bedenler verecektir. Bunun farkında değilsek ölüm uykusundayız demektir. Yakup’un ev halkına kalkıp Beytel’e gidelim dediği gibi bugün biz de kendimizi İsa Mesih’e sunalım çünkü bize hayat veren O’dur. Rab sizi bereketlesin.
Dirisu Kilisesi
Hasan Okumuş