04 Mayıs 2014
Sevgili kardeşler,
Tanrı’ya şükürler olsun, sizin Tanrı’nın, kutsal meleklerin ve siz kutsalların önünde Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih’e hamt ederim, şükrederim. Çünkü Mesih İsa imanımızın öncüsü ve tamamlayıcısıdır. Elçi Yuhanna’nın vahiy ile bildirdiği gibi Her şey O’nun aracılığıyla var olmuştur ve hiçbir şey O’nsuz olmamıştır. İmanımız O’nunla başlamış olduğu gibi, O’nunla tamamlanacaktır..İmanımız başlamıştır ve tamamlanması gerekiyor..Bu yüzden gözlerimizi İsa Mesih’e gözlerimizi dikiyoruz. O’nun öğrencileri olarak ardından gidiyoruz…O’na şükrolsun ki öğrencisi olma ayrıcalığını adına iman eden her birimize vermiştir. Mesih’in ardınca giden asla karanlıkta kalmaz, yaşam ışığına sahip olur. Mesih dünyanın ışığıdır; tüm dünyayı yalanın ve kötülüğün karanlığından sadece Mesih İsa kurtarabilir.Rabbimiz İsa Mesih’in yeryüzüne geliş amacını bilmeli ve bunu ortak amaç edinmemiz öğrencileri olarak çağrımızdır.
Yuhanna 17:1-4
“İsa bunları söyledikten sonra, gözlerini gökyüzüne kaldırıp şöyle dedi: “Baba, saat geldi. Oğlun’u yücelt ki, Oğul da seni yüceltsin. Çünkü sen O’na bütün insanlık üzerinde yetki verdin. Öyle ki, O’na verdiklerinin hepsine sonsuz yaşam versin. Sonsuz yaşam, tek gerçek Tanrı olan seni ve gönderdiğin İsa Mesih’i tanımalarıdır. Yapmam için bana verdiğin işi tamamlamakla seni yeryüzünde yücelttim.”
Rabbimiz İsa, yeryüzünde insan bedeni alarak Baba’nın önünde kusursuz bir insan olarak yaşadı ve bize bir öğreti verdi ve bize örnek göstermiştir..Tanrı ve insan arasındaki ilişkinin öğretisidir bu. İnsan nasıl yaşamalı sorusunun cevabını Mesih İsa kendi hayatıyla ortaya koymuştur. İnsan Tanrı’nın sözüyle ve Kutsal Ruh ile yaşamalıdır. Bize bunu öğreten ve bunun imanını veren İsa Mesih’tir…
Okuduğumuz bölümünde Rab yeryüzündeki hizmetinin sonlarında elçilerle yediği son Fısıh yemeğinde dua ediyor. Bundan sonra çarmıhta ölüp dirilmesi ve yüceltilmesi gerekiyor. Böylece Baba’nın verdiği işi tamamlayacaktır. Bu duasını diğer öğrencilerin duyabilmesi için sesli bir şekilde yaptı ve Baba ile olan diyaloğunu onlarla paylaştı. Çünkü Baba ile nasıl bir ilişkisi olduğunu iyice anlamamızı istedi. Tanrı bizim de kendisiyle böyle bir ilişki kurmamızı istemektedir. Çünkü o zaman Rab’bi yüceltebiliriz. Rab böyle bir ilişkiyi bizler için mümkün kılmıştır: Bakalım:
İbraniler 2:11’de
“Çünkü hepsi -kutsal kılan da kutsal kılınanlar da- aynı Baba’dandır. Bunun içindir ki, İsa onlara “kardeşlerim” demekten utanmıyor” deniyor.
Gene Yuhanna 20:17’de
İsa Mesh dirildikten sonra “Kardeşlerime git ve onlara söyle, benim Babam’ın ve sizin Babanız’ın, benim Tanrım’ın ve sizin Tanrınız’ın yanına çıkıyorum” dedi.
Kutsal kılan İsa Mesih’tir ve kutsal kılınan biziz. aynı Baba’danız.. İsa’nın Babası bizim Babamızdır..İsa’nın Tanrısı bizim Tanrımızdır. Eğer Tanrı’nın çocukları olma hakkını alıyorsak, İsa’nın kardeşi olma hakkımız da kendiliğinden var demektir. İsa Mesih’le kardeşliğimiz O’nunla aynı mirasa ortak olduğumuz ve aynı amaca yönelik yaşadığımız anlamına geliyor. Bedensel kardeşler aynı ailenin üyesidir, aynı ev halkına aittir. Aynı evin iyiliği için çalışırlar. Ve anne babalarından kalan mallara miras yoluyla ortak olurlar.
Bunun gibi Rab bize kardeşlerim diyor ve kardeşleri olan bize aynı Baba’dan olan bizlere Tanrı’yı yüceltme gücünü veriyor.
Mesih, Babası’na “Yapmam için bana verdiğin işi tamamlamakla seni yeryüzünde yücelttim” diyor…
O zaman bizler de bizim Babamız’ın bize verdiği işi tamamlamakla Babamız’ı yücelteceğiz. Çünkü Mesih’le ortağız..Her durumda Mesih’in yeryüzünde yaptığı işleri sürdürmek üzere çağrıldık. İsa Mesih’in yaptığı iş tek bir sözcükle ifade edilebilir: “hizmet etmek”. O zaman hizmet edeceğiz…
Rab Mat 20:28’de “İnsanoğlu*, hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi” demiştir. Rabbin hizmeti sayesinde bizler kurtulduk, Rab’bin kilisesi kuruldu, Müjde kiliseye emanet edildi ve Rabbin sözü bütün yayıldı..Bunların tümü Rabbin hizmeti sayesinde, bizlere cömertçe gösterdiği lütfu sayesinde mümkün oldu. Rabbimiz bütün insanlığa gerçek hizmetkâr yüreğini gösterdi.
Mesih İsa, insan bedeninde sınırlı bir mekan ve zamana sahipti, ancak ölüp dirildikten sonra Kutsal Ruh’u üzerimize gönderdi ve yeryüzünde başlattığı hizmetin devamını şimdi bizlerden bekliyor. Biz Mesih imanlıları olarak Mesih’in yaptığı gibi Kutsal Ruh’un gücüyle göksel Babamız’ın isteğini yaparak yeryüzünde O’nu yüceltmeliyiz. Efesliler 2:10’da “biz Tanrı’nın yapıtıyız, O’nun önceden hazırladığı iyi işleri yapmak üzere Mesih İsa’da yaratıldık” diye yazılıdır. O’nun iyiliklerini yapmak ve böylece yeryüzünde Babamız’ı yüceltmemiz için Oğlu İsa Mesih’te yaratıldık…
Peki Hizmet dediğimizde ne anlıyoruz? Hizmet etmek nedir? Hizmet sadece belli kişilerin kilise içinde vaaz etmesi, öğretmesi ve tapınmayı yönetmesinden mi ibarettir? Tabii ki bunlar Rab’bin meshettiği çok önemli hizmet türleridir..Ama her imanlı Tanrı tarafından hizmet etmeye çağrılmıştır ve bu hizmet ayrıcalığı sadece belli kişilere özgür değildir..Tanrı’ya hizmetimiz, insanların bulunduğu her yerde mümkündür. Kilise içinde ya da dışında her durumda her zaman çeşitli hizmet türleri ve olanakları olabilir. Sokakta tanıklık vermemiz, müjdeyi vermemiz, insanlar için içimizden bile olsa ettiğimiz dualar ya da Mesih adına yoksullara, ihtiyaçtakilere yaptığımız iyilikler sonuçta Tanrı’ya hizmetimiz olarak görülebilir. Hizmet etmek, Rab’bin araçları olmaktır.
Tanrımız bizi kendisine hizmet edelim diye biçimlendiriyor. Her birimizi ayrı ayrı bize özgü olarak biçimlendiriyor..Her birimize farklı armağanlar ve yetenekler veriyor..Hepimizin aynı Ruh’tan içmesi sağlandı ve Her birimizi karakter olarak Mesih’e benzeyip dönüşüyoruz.. Ancak biz üretim bandından çıkan, birbirine tıpatıp benzeyen mamuller değiliz..Rab her birimizi farklı kişiliklere sahip zengin birer başyapıt olarak eşsiz yarattı ve hizmeti için biçimlendirdi….Bir kardeşin sahip olduğu biçim benden farklı, iyi ki de farklıdır, çünkü böylece benim uyum sağlayamadığım bir durum için Rab başka bir kardeşi kullanacak ve amacını yerine getirecektir…
Mezmur 139:13-14
“İç varlığımı sen yarattın, Annemin rahminde beni sen ördün. Sana övgüler sunarım, Çünkü müthiş ve harika yaratılmışım. Ne harika işlerin var! Bunu çok iyi bilirim”
O yüzden müthiş ve harika yaratılışımızın Tanrı’nın önünde önemli olduğunu bilelim..Mesih’e ait olan bir kardeşin artık kendisini küçük ve yetersiz görmesi çok yanlış bir tutumdur. Rab bizi özel hizmetleri için yapmıştır..Bu hizmetlerin insanların önünde çok büyük, görkemli, göze hoş gelen bir tarzda olması önemli değil..Önemli olan şey, hizmetin Tanrı tarafından önemli ve gerekli görülmesidir ve Rab tarafından kullanılmaya hazır bir yürek tutumudur.
Rab bizi daha doğmadan önce biçimlendirmekle kalmadı ve yaşamımızın her günü bu biçimlendirme sürecini devam ettirmektedir. Gene Davut 16 . ayette “Bana ayrılan günlerin hiçbiri gelmeden, Hepsi senin kitabına yazılmıştı” diye ilan ediyor. Bunun anlamı yaşamımızda meydana gelen hiçbir olayın önemsiz olmadığıdır. Tanrı bütün bu günleri ve olayları O’na hizmetimizi biçimlendirmek için kullanıyor.
Tanrı hiçbir şeyi boşa harcamaz. Bize verdiği becerileri, ilgileri, yetenekleri, ruhsal armağanları, kişiliği ve hatta geçmişte başımıza gelen tüm kötü olayları bile O’nun yüceliği için kullanmamızı istediği için izin vermiştir. Bütün bu etkenlerin birleşimi bizim nasıl bir hizmet yapacağımızı belirler…
Öyleyse, Rab’bin bize verdiklerini arayıp ortaya çıkarmamız gerekir ki, ne hizmetimiz olduğunu bilelim ve etkin olabilelim. Tanrı’nın verdiği talantlar çok değerlidir, talant benzetmesini hatırlayalım..Talantları gömelim diye değil, işletip çoğaltalım, güvenilir bir hizmetkâr olalım diye Tanrı bize veriyor..Elbette bize vermediği talantı işletmemizi Tanrı beklemez, ama her birimize yeteneğimize göre belli miktarlarda talant vermiştir..Bize düşen bunlar üzerinde odaklanmak olmalıdır. Bunları keşfetmeliyiz.
Ekonomiden bir örnek vereyim, hani yastık altında saklanan altınlardan söz ediliyor biliyorsunuz..Ekonomiyi yönetenler bunların yastık altında kalmasını değil, bankalara yatırılarak dolaşıma sokulmasını ve işletilmesini tercih ederler, çünkü daha fazla para ekonomiye katılır, kalkınma için kullanılabilir..Tanrı’nın talantları da böyledir..yastık altından çıkmadıkça Tanrı’nın Egemenliği’nin yararı için kullanılamaz, kilisenin gelişmesi ve büyümesi Tanrı’ya hizmetin ileri gitmesi için yararlı olamaz.
İsa gibi olmak demek, işte Babamız ile bir düşünceye sahip bir hizmetkâr olmak demektir. Tanrı için nasıl bir hizmet için biçimlendirildiğimizi bilmemiz önemlidir, ama her şeyden önce hizmetkâr yüreğine sahip olmak daha önemlidir, çünkü hizmetkâr yüreği yoksa aldığımız biçim eksik kalır. Hizmetkâr yüreği yoksa, Tanrı’nın verdiği biçimi kendi çıkarımız için kullanma ayartısına düşebiliriz.
Şimdi Kutsal Kitap’taki örnekler üzerinden gerçek Tanrı hizmetkârlarının yüreğine bakalım..Gerçek hizmetkâr ne gibi özellikler gösterir? Bu özellikleri bilirsek kendimizi denetleyip eksikliklerimiz için dua edebiliriz.
Gerçek hizmetkâr her şeyin Tanrı’ya ait olduğunu asla unutmaz. Tanrı’nın kendisine emanet ettiklerine sadece kâhyalık yapar. Kâhyalar belli bir mülkün kendisine emanet edildiği hizmetkÂrdır. Yusuf Mısır’da Potifar’ın kâhyasıydı ve bütün işlerinden sorumluydu. Potifar eviyle ilgili sorumlulukları Yusuf’e emanet etmişti. Bu küçük işte sadık olunca Tanrı ona lütfetti..Ve daha sonra firavunun kahyası oldu, tüm Mısır halkını ona emanet etti. Yusuf İbrani halkından biri olduğu halde, Mısırlı bu yöneticilerin verdikleri görevlere hep sadık kaldı ve gerçek bir hizmetkâr yüreği sergiledi. O halde bu güvenilir kâhyalığı her birimiz Tanrı’nın bize emanet ettiği talantlar ya da nimetler üzerinde göstermeliyiz..Sahip olduğumuz yeteneklerimizi, paramızı, olanaklarımızı Tanrı’dan aldığımız emanetler olarak görürsek gerçek hizmetkâr yüreğini gösteririz.
1.Korintliler 4:7
“Tanrı’dan almadığın neyin var ki? Madem aldın, niçin almamış gibi övünüyorsun?”
Demek ki, övüngen bir tutum değil, her şeyin sahibi Tanrı önünde alçakgönüllülük gerçek hizmetkârın bir özelliğidir.
Gerçek hizmetkârlar, her zaman hizmet etmeye hazır olurlar. Çağrı aldıklarında, zaman uygun olmasa da Rab için her zaman hazır dururlar, çünkü hizmetkârlar nerede ve ne zaman hizmet edeceklerini seçemezler. Hizmetkâr olmak demek kendi programımızı kontrol etme hakkında vazgeçip Tanrı istediği zaman araya girmesine izin vermektir. Her günün başında kendimize Tanrı’nın hizmetkârı olduğumuzu hatırlatalım. Çünkü programımız Tanrı’nın hayatımıza soktuğu şeyleri yapmak olacaktır. HizmetkÂr yüreğine sahip olanlar Tanrı’yı yüceltme fırsatlarını kaçırmaz ve bundan mutlu olurlar. Rabbin dediği gibi “Düğün şenliğinden dönecek olan efendilerinin gelip kapıyı çaldığı an kapıyı açmak için hazır bekleyen köleler gibi olalım” Çünkü böyle bir hizmetkar makbuldür.
- Gerçek hizmetkârlar ihtiyaçlara dikkat ederler. Hizmetkârlar her zaman başkalarına yardım için fırsat kollarlar. İhtiyaç gördüğünde o an ihtiyacı karşılar.
Galatyalılar 6:9-10
“İyilik yapmaktan usanmayalım. Gevşemezsek mevsiminde biçeriz. Bunun için fırsatımız varken herkese, özellikle iman ailesinin üyelerine iyilik yapalım.”
Tanrı’nın herkese, ama özelikle iman ailesinin üyelerinin ihtiyaçlarına fırsat varken öncelik vermemizi istiyor, buna dikkat etmeliyiz. Bazen hassas davranmadığımız ve anında tepki veremediğimiz için pek çok hizmet fırsatını kaçırabiliyoruz.
Sül. Özd. 3:28
Elinde varken komşuna, “Bugün git, yarın gel, o zaman veririm” deme.
- Gerçek hizmetkârlar küçük ya da büyük olsun her işi aynı adanmışlıkla yaparlar. İş seçmezler ve her ne yaparlarsa insanlar için değil, Rab için yapar gibi candan, yürekten yaparlar. İşin büyüklüğü önemli değildir. Rabbimiz’in kendisi büyük işler yaptığı gibi küçük ya da bayağı sayılan işler de yaptı ve bunların hepsini candan yaptı. İnsanların hor gördüğü işler yaptı, mesela ayak yıkadı, cüzamlılarla ilgilendi, vs. Baba’nın verdiği hiçbir işi küçük görmedi. Hizmetkâr bir yüreğe sahip kişi işleri küçünsemez.
Zekeriya 4:10’da RAB
“Küçük işleri yapma gününü kim küçümsüyor?” Yani Rab küçük işlerde adanmışlık aramaktadır. Tanrı’dan aldığımız bir görevi küçük olsun büyük olsun küçümsememek Tanrısal bir karakterdir.
- Gerçek hizmetkÂrlar işlerini tamamlar, sorumluluklarını gerçekleştirir, vaatlerini tutar ve yükümlülüklerini yerine getirirler. İşlerini yarım bırakmazlar, teşvikleri kırıldığında vazgeçmezler. Sona kadar güvenilir kalırlar.
Rut 3:18
Naomi, “Kızım, bu işin ne olacağını öğreninceye kadar evde kal” dedi. “Çünkü Boaz bugün bu işi bitirmeden rahat edemeyecek…
Gene Pavlus Elç.20:24’te şöyle diyor:
“Canımı hiç önemsemiyorum, ona değer vermiyorum. Yeter ki yarışı bitireyim ve Rab İsa’dan aldığım görevi, Tanrı’nın lütfunu bildiren Müjde’ye tanıklık etme görevini tamamlayayım”
Pavlus için önemli olan Rab İsa’dan aldığı görevi tamamlamak ve yarışı bitirmekti..Bunu elde etmek için canını önemsemediğini, değer vermediğini söylüyor..Böyle konuşabilmesinin nedeni Rab İsa’nın gerçek bir hizmetkârı olmasıdır.
Gerçek hizmetkÂrlar insanlara hoş görünmeye çalışmazlar.Hizmetkârlar dikkati kendi üzerine çekip kendilerini övmezler. İnsanları etkilemeye çalışmazlar. Çünkü dikkatleri Rab üzerindedir.
Efesliler 6:6’da dendiği gibi
“yalnız insanları hoşnut etmek isteyenler gibi göze hoş görünmek için yapmayın. Mesih’in kulları olarak Tanrı’nın isteğini candan yerine getirin”
İnsanları hoşnut etmek bizim için amaç değildir. Göze hoş görüneni yapmak amaç değildir..Önemli olan Tanrı’nın isteğinin yerine gelmesidir.
Elçi Pavlus da Gal 1:10
Şimdi ben insanların onayını mı, Tanrı’nın onayını mı arıyorum? Yoksa insanları mı hoşnut etmeye çalışıyorum? Eğer hâlâ insanları hoşnut etmek isteseydim, Mesih’in kulu olmazdım.” dedi.
Bizi seyreden tek Kişi’nin, yani Tanrı’nın gözüne hoş görünmek için yaşarız.
- Gerçek hizmetkÂrlar kendilerinden çok başkalarını düşünürler. Bu gerçek alçakgönüllülüktür. Başkasının yararını gözetmekle ilgilenirler.
Flp. 2:3-4
“Hiçbir şeyi bencil tutkularla ya da boş övünmeyle yapmayın. Her biriniz alçakgönüllülükle öbürünü kendinden üstün saysın. Yalnız kendi yararını değil, başkalarının yararını da gözetsin” Rab İsa, ululuğunu bir yana bırakarak bizleri kendinden üstün saymıştır, canını bizler için vererek bizim yararımızı gözetmiştir. İsa Mesih kendisini bizler uğruna unutmuştur. Babası’nın amacına odaklanarak kurtarmaya geldiği bizlerle özdeşleşmiş ve bizim kurtuluşumuz için çalışmıştır. Gerçekten de hizmetimizin içten ve bereketli olması için kendi çıkarımızdan çok, hizmet ettiklerimizin yararını düşünmek gerçek hizmetkâr yüreğinin göstergesidir.
Son olarak gerçek hizmetkârlar kimliklerini Tanrı’da bulurlar.
Yuhanna 13:3-5
“İsa, Baba’nın her şeyi kendisine teslim ettiğini, kendisinin Tanrı’dan çıkıp geldiğini ve Tanrı’ya döneceğini biliyordu. Yemekten kalktı, üstlüğünü bir yana koydu, bir havlu alıp beline doladı. Sonra bir leğene su doldurup öğrencilerin ayaklarını yıkamaya ve beline doladığı havluyla kurulamaya başladı.
Rab İsa kim olduğunu biliyordu, Tanrı’dan çıkıp geldiğini ve Tanrı’ya döneceğini biliyordu. Tanrı’dan olduğu için büyük bir özgürlükle ve güvenle hizmet edebiliyordu. Baba Tanrı’ya bağımlı olduğu için kimsenin O’nun hakkında ne düşüneceği önemli değildi.
Burada İsa’dan örnek almamız gerekiyor. Değerimizi ve kimliğimizi Tanrı’yla ilişkimiz üzerine kurduğumuzda, başkaları ne der diye düşünmeden onlara en iyi hizmeti içtenlikle verebiliriz. Çünkü kime ait olduğumuzu ve bir gün nerede olacağımızı biliyoruz.
Kutsal Ruh neredeyse orada özgürlük vardır…
Kutsal Ruh içimizde yaşıyor, öyleyse çekinmemiz, korkmamız Tanrı’nın isteği değildir. Kutsallar olarak Rab hizmet görevini yapmamızı istiyor. Hizmetkâr yüreğine sahip olmak için dua edelim ki, Mesih’in örneğine Ruh’la dolu ve meshedilmiş bir hizmetimiz olsun.İster küçük, ister büyük hizmetler olsun, hiç önemli değil..Önemli olan Rab bizi nasıl bir hizmet için hazırlamış ve biçimlendirmiş, bunu keşfetmek..Ve ondan sonra sadık olmaktır. Mesih’e benzer gerçek hizmetkâr yüreği sergilediğimizde mutlu olacağız ve gökte kendimize servet biriktirmiş Tanrı katında zengin kişiler olacağız…
Dirisu Kilisesi
Alper Özharar