Tanrı’nın Tapınağı Olarak Büyümek

01 Mayıs 2016

Rab’bin dünyaya geliş amacı insanları karanlığın egemenliğinden kendi Işık Egemenliğine aktarmaktır. İnsanoğlu günaha düştükten beri karanlığın egemenliğinde ölümde yaşamaktadır. Bu yüzden bu karanlıktan çıkmak için Işığın karanlıkta parlaması ve ışığa geçmesi gerekiyordu. Rab bu yüzden dünyaya ışık saçmaya geldi ve dünyanın Işığı Benim dedi ve ölümün gölgelediği diyarda oturan bizler bu Işığı gördük. Bu Işık’a geldik. Rab dedi: “Bana iman eden asla karanlıkta kalmaz, Yaşam Işığına sahip olur” ..Hamdolsun, Rab’be iman ediyorsak Yaşam Işığına sahibiz, ölümden yaşama geçmişiz demektir. Rab kilisesini IŞIK çocuklarından oluşturuyor.

Rab dedi ki; Hiç kimse kandil yakıp bunu bir kapla örtmez, ya da yatağın altına koymaz. Tersine, içeri girenler ışığı görsünler diye onu kandilliğe koyar.

Rab de her birimizi bir kandil gibi yaktıktan sonra bizi bir kapla örtmez, yatağın altında gizlemez ve bir kandilliğe koyuyor. İşte bu kandillik Rab’bin bizi yerleştirdiği yerel kilisemizdir. Dirisu Kilisemiz Rab’bin bir kandilliği, Rab’bin Ruhunu alan bizlerde kandilleriz. İçeri girenler ışığımızı görsün diye buraya yerleştirildik. İşte Kilise Rab’bin elinde bir kandilliktir.

Mat 16:18
Ben de sana şunu söyleyeyim, sen Petrus’sun ve ben kilisemi* bu kayanın üzerine kuracağım”

Dedi ve Elç.2. bölümde Rab Petrus’un vaazı ile Pentikost Günü’nde kilisesini kurmaya başladı.

Petrus onlara şu karşılığı verdi: “Tövbe edin, her biriniz İsa Mesih’in adıyla vaftiz* olsun. Böylece günahlarınız bağışlanacak ve Kutsal Ruh armağanını alacaksınız. Bu vaat sizler, çocuklarınız, uzaktakilerin hepsi için, Tanrımız Rab’bin çağıracağı herkes için geçerlidir.” Petrus daha birçok sözlerle onları uyardı. “Kendinizi bu sapık kuşaktan kurtarın!” diye yalvardı. Onun sözünü benimseyenler vaftiz oldu. O gün yaklaşık üç bin kişi topluluğa katıldı. Bunlar kendilerini elçilerin öğretisine, paydaşlığa, ekmek bölmeye ve duaya adadılar.

Böylece Pentikost Günü Kutsal Ruh’un göklerden iman edenlerin üzerine dökülmesinden sonra Petrus’un vaazının sonunda bir günde üç bin kişi sözü benimsedi, tövbe ederek bilinçli olarak vaftiz oldular ve sonra kendilerini Tanrı sözüne, kiliseye, Rabbin Sofrasına ve duaya adadılar. O günden başlayarak kilisenin temelleri atıldı.

Petrus’a Göklerdeki Baba’nın açıkladığı şey İsa’nın Yaşayan Tanrı Oğlu Mesih olduğuydu. Ve Kilise işte buna iman üzerine kuruluyor. Kilise Kaya üzerine temellendirildi..Bu Kaya Mesih’tir. Hiç kimse bu temelden, yani İsa Mesih’ten başka bir temel atamaz. İsa’dan ayrı bir temel atan Mesih karşıtıdır.

Elçiler bu öğretileri, paydaşlığı, Rabbin Sofrasını, dua etmeyi, vaftizi, tövbeyi ,kutsamayı, dirilişi ve Son Yargı günüyle ilgili gerçekleri İsa Mesih’ten aldılar ve Ruh’un gücüyle kilisenin temelini attılar. Ama nihayetinde bu temeldir, üst yapı değildir..Bir yapının sağlamlığı temelin sağlamlığına bağlıdır. Ama insanlar bir yapıya baktığında temeli görmüyorlar, üst yapıyı görürler..Bu müthiş temele lâyık bir üst yapının insanlarca görülmesi gerekir. Şimdi ilk kiliseyle ilgili ikinci bölümü okuyalım. Yani üç bin kişi topluluğa katıldı ve imanlılar kendilerini temel öğretilere adadılar. Temel atıldı ve Sonra ne oldu?

Herkesi bir korku sarmıştı. Elçilerin aracılığıyla birçok belirtiler ve harikalar yapılıyordu. İmanlıların tümü bir arada bulunuyor, her şeyi ortaklaşa kullanıyorlardı. Mallarını mülklerini satıyor ve bunun parasını herkese ihtiyacına göre dağıtıyorlardı. Her gün tapınakta toplanmaya devam eden imanlılar, kendi evlerinde de ekmek bölüp içten bir sevinç ve sadelikle yemek yiyor ve Tanrı’yı övüyorlardı. Bütün halkın beğenisini kazanmışlardı. Rab de her gün yeni kurtulanları topluluğa katıyordu.

İlk imanlılar elçilerin temel öğretisinin ardından üst yapıyı çıkmaya başladıklarını görüyoruz.Mallarını mülkleri satmalarını, her şeyi ortaklaşa kullanmaya başladıklarında, her gün toplanıp bir arada bulunmalarında, herkesin ihtiyacına göre paranın dağıtımında sadelikte, sevinçte, Tanrı’yı övmelerinde ve halkın beğenisini kazanmalarında üst yapıyı görüyoruz. İşte kilisenin yükselişi, Mesih’in ışığının aydınlığı, insanların önünde iyi işlerinin parlaması, Göklerdeki Baba’nın yüceltilmesi budur. Bunun sonucunda Rab de çalışıyor, mucizeler ve belirtiler gösteriyor, yeni kurtulanları topluluğa katıyordu. Evet Mesih’in kilisesi Mesih temelini attıktan sonra hemen üstyapıya geçiyor. İlk kilise temeli attıktan sonra vakit kaybetmeden bu üst yapıyı Kutsal Ruh’un gücüyle çıkmaya başladı.

Bu üst yapıya bir an önce çıkmaya başlamak önemlidir. Şimdi bu konuyla ilgili Eski Antlaşma’dan bir örneğe bakalım.

İsrail halkı Babil sürgününden döndükten sonra, ilk başta tapınağın temelini büyük bir coşkuyla attılar. Tapınağın eski halini hatırlayan yaşlılar sevinçten ağladılar ve Rab’bi var güçleriyle yücelttiler. Ancak daha sonra Yahudalılar’ın düşmanları gelip onlara engel olmaya çalıştı, krala iftiralarla dolu mektuplar yazdılar ve bir süre sonra tapınağın yapımı durduruldu. Halk da tapınağı zamanla ihmal edip tembellik etmeye, kendi işlerine bakmaya başladı. İşte o zaman Rab Peygamber Hagay ile Zekeriya peygamberler aracılığıyla halkın önderleri Yahuda Valisi Zerubbabil ve Başkahin Yeşu’ya konuştu. Özellikle kısa peygamberlik kitaplarından olan 2 bölümden oluşan Hagay kitabı bununla ilgilidir: Peygamber Hagay’n mesajı şöyleydi:

Hag 1:2
“Her Şeye Egemen RAB diyor ki, ‘Bu halk, RAB’bin Tapınağı’nı yeniden kurmak için vakit daha gelmedi diyor.'” “Bu tapınak yıkık durumdayken, sizin ağaç kaplamalı evlerinizde oturmanızın sırası mı?” Her Şeye Egemen RAB diyor ki, “Şimdi tuttuğunuz yolları iyi düşünün! “Dağlara çıkıp kütük getirin, tapınağı yeniden kurun. Öyle ki, ondan hoşnut olayım, yüceltileyim.

Bunun üzerine Zerubbabil, Başkâhin Yeşu ve tüm halk RAB’bin sözüne, O’nun tarafından gönderilen Peygamber Hagay’ın sözlerine kulak verdiler. Halk RAB’den korktu. Sonra RAB’bin ulağı Hagay, RAB’bin şu sözlerini halka bildirdi: “RAB, ‘Ben sizinle birlikteyim’ diyor.” Böylece Her şeye Egemen Rab’bin tapınağında işe başladılar.

İsrail halkı 70 yıllık sürgünün sonunda Tanrı’nın lütfuyla tekrar topraklarına geri döndüler ve heyecanla tapınağın temelini attılar. Ancak karşılaştıkları direncin etkisiyle tapınağın yapımına kararlı şekilde devam etmediler, tembelleştiler, vakit kaybettiler. Tanrı’nın tapınağının yapımı durunca kendi rahatlarıyla ilgilenmeye başladılar, Tapınak yıkık iken, kendilerini rahat ettirecek ağaç kaplamalı evlerde oturdular. Ataları Davut’un yüreğini yansıtmadılar. Çünkü Davut, “ben sedir ağacından yapılmış bir sarayda oturuyorum. Oysa Tanrı’nın Sandığı bir çadırda duruyor!” diyerek Rab için bir tapınak kurmayı arzulamıştı..Kendi gündelik hayatlarının rahatlarına dalıp Tanrı’nın amacını göz ardı edince peygamber Hagay ortaya çıktı ve Tanrı’nın sözünü onlara bildirip onları azarladı. Halkı hedeflerine ve amaçlarına doğru tekrar teşvik edip harekete geçirdi. RAB, Hagay aracılığıyla ilerlemelerini, başladıkları işi her güçlüğe, dirence karşı sürdürmelerini, amaçladıkları hedefe doğru kararlılıkla yürümelerini istedi. Onlarla birlikte olduğunu söyledi ve onlara cesaret verdi.

Efesliler Mektubu’nda bakın biz imanlılar nasıl tarif ediliyoruz:

Efesliler 2:20-22
“Elçilerle peygamberlerden oluşan temel üzerine inşa edildiniz. Köşe taşı Mesih İsa’nın kendisidir. Bütün yapı Rab’be ait kutsal bir tapınak olmak üzere O’nda kenetlenip yükseliyor. Siz de Ruh aracılığıyla Tanrı’nın konutu olmak üzere hep birlikte Mesih’te inşa ediliyorsunuz
.

Demek biz Tanrı’nın kutsal tapınağıyız ve Tanrı’nın hoşnut olması ve yüceltilmesi için varız. Tanrı bu tapınağın yapımının ihmal edilmesini, durmasını istemiyor..Devam etmesini, yükselmesini, Ruh aracılığıyla bu tapınağı diri taşlarla temel üzerine kurmak istiyor. Hagay’ın peygamberlik sözleri ruhsal tapınağın yapımı, yani kilisenin olgunluk ve kutsallık bakımından yükselmesi için bugün aynen geçerlidir.

İbraniler 6:1’de
“…temeli yeni baştan atmadan Mesih’le ilgili ilk öğretileri aşarak yetkinliğe doğru ilerleyelim.”

Tanrı’nın ruhsal tapınağının üst yapısını hayatlarımızda nasıl çıkacağız? Artık temeli yeni baştan atmadan, ilk öğretileri aşıp yetkinliğe doğru ilermeli, göksel çağrımızda bizim için öngörülen ödülü kazanmak için hedefe doğru koşmalıyız. İrademizi Kutsal Ruh’a tabi kılmalıyız. Benliğin işlerini Ruh’la öldürmeliyiz.

Çevremizdeki insanların Mesih benzeyişinde Hıristiyanlar’la tanışmaya ihtiyacı var. Mesih benzeyişine değişip dönüşmemiz bu ruhsal tapınağın yükselmesidir. İnsanlar tapınağın güzelliğini, Mesih’in farkını, gücünü ve sevgimizi ancak bu şekilde bizim hayatlarımızda görürler..Onlar bizim temel bilgilerimizle ilgilenmiyorlar..İnsanlar bizim ayrıntılı doktrinlerimizle ilgilenmezler, çünkü onları görmezler. İnsanlar üst yapıyı seyrederler, ortaya çıkan ürünü görürler ve buna göre Rab’bin Müjdesi onlara çekici gelir.

Elçi Pavlus da kendi hayatında bu üst yapıyı vakit kaybetmeden çıkmak, ruhsal tapınağın Mesih’e doğru yükselmesi konusunda son derece tutkuluydu. Mesih’le ilgili temeli atar atmaz, vaftiz olur olmaz, İsa’nın Rab olduğunu hemen havralarda duyurmaya başlamıştı..Ve bunu tüm hayatı boyunca zenginleştirerek geliştirdi, asla geri adım atmadan, tembellik etmeden, yorulmadan, düşmanlardan yılmadan, korkmadan ruhsal tapınağı hep daha da yükseltti. Aynı şekilde hem öğrencilerine ve tüm imanlılara da bunu yapmalarını Hagay’la aynı Ruh’tan konuşarak öğretti.

Hagay’ın peygamberlik sözü bugün bize yetkinliğe doğru ilerlememizi buyuruyor, benlikteki hayatlarımıza sırt çevirerek, kendimize ağaç kaplamalı evler yapmaktan önce Tanrı’nın attığı tapınağın temeli üzerinde ruhsal olarak bina edilmemize çağırıyor. Biz ruhsal tapınağın yapımına hayatlarımızda ara vermeden, dinlenmeden devam etmeliyiz. Ruhsal yaşamımızda, Mesih’le yürüyüşümüzde tembellik etmek çok tehlikelidir.

Özdeyişler 6:10-11
“Biraz kestireyim, biraz uyuklayayım, Ellerimi kavuşturup şöyle bir uyuyayım” demeye kalmadan, Yokluk bir haydut gibi, Yoksulluk bir akıncı gibi gelir üzerine
.

Rab hepimizi uyanık saklasın..Yokluk, yoksulluk değil, varlık ve zenginlik içinde yaşayalım..Dua toplantılarımıza katılmaktan, kişisel yaşamımızda paklıktan, kutsallıktan ödün vermeyelim. Tanrı’nın sözüne itaat edelim. Günahlarımızdan dönelim. Tanrı’nın sevgisinde büyüyelim, birbirimizi bağışlamakta, gayrete getirmekte istekli olalım. Rab’bin sözünü duyuralım. Bu tapınağın yükselmesinden rahatsız olan düşmanlarımızdan yılmayalım..Rab’de geliştikçe, Rab’bi aradıkça, Mesih’e daha çok benzedikçe Şeytan’ın saldırıları da artmaktadır. Ancak Rab, “Kilisemi kuracağım” ve “Sizinle birlikte olacağım” demiştir. Bizde başladığı iyi işi kendi gününe dek tamamlayacaktır ve zafer kazandıracaktır. Düşman azgın bir ırmak gibi geldiğinde, RAB’bin Ruhu onu kaçırtacak.

Dirisu Kilisesi

Alper Özharar