Sarsılmaz Bir Egemenlik Var

29.12.2019

2019 yılı daha takvim üzerinde geride bırakıyoruz..Takvimlerin kutsal bir tarafı yoktur, insanlar tarafından tasarlandılar.Ancak dünyanın güneş etrafında 365 gün 6 saatte dönmesini yaratılışta Tanrı tasarlamıştır. .O yüzden bir yılın insan hayatı için bir yaratılış düzeni içerisinde mutlaka bir önemi vardır. Üstelik Noel’i de yıl sonunda kutlamamız bir tesadüf değil. Bize yeni yıla başlarken Rab’bin dünyaya gelişini hatırlamamız çok anlamlı..Tanrı insanlar için uygun zaman dilimleri yarattı, dakikalar, saatler, günler, aylar ve yıllar..Bir yıl insan hayatı için uzun sayılabilecek bir süre ve ömrümüzü yıllar üzerinden ifade ediyoruz…Çünkü mezmurda dediği gibi: “Bir soluk gibi tükeniyor yıllarımız. Ömrümüz yetmiş yıl sürüyor, Bilemedin seksen, o da sağlıklıysak; En güzel yıllar da zahmetle, kederle geçiyor, Çabucak bitiyor, uçup gidiyoruz.”

Bu yüzden yılda bir kez ruhsal olarak genel bir çek up yapmak, durumumuzu gözden geçirmek ve bu doğrultuda hatamız varsa düzelterek gelecek yıla bakmamız bizim için yararlı olur.
Bilirsiniz, yeni yıla girerken bazı insanlar bazı kararlar verirler, sigarayı bırakacağım, şekeri, hamurlu yemekleri keseceğim, spor yapacağım vs. ..Bizler de bunlara benzer kararlar verebiliriz…Ancak Hıristiyanlar olarak bizim için gerekli olan bir şey var ki bu sene de onu yapmaya kararlı olmamız gerekir. Oysa gerekli olan tek bir şey vardır. Meryem iyi olanı seçti ve bu kendisinden alınmayacak.

Bu yıl gerekli olanı yapmaya dikkat edelim..Rab’bin önünde durarak her şeyden önce O’nun sözünü dinlemek ve O’ndan öğrenmek için kaygılı olmak gerekli olan tek bir şeydir..Diğer işler için kaygı çekmek değil, bütün dikkatimizi gerekli olana vermeliyiz, kim gereksiz işlerle uğraşmak ister..
Heb 12:26 O zaman O’nun sesi yeri sarsmıştı. Ama şimdi, “Bir kez daha yalnız yeri değil, göğü de sarsacağım” diye söz vermiştir. “Bir kez daha” sözü, sarsılanların, yani yaratılmış olan şeylerin ortadan kaldırılacağını, böylelikle sarsılmayanların kalacağını anlatıyor. Böylece sarsılmaz bir egemenliğe kavuştuğumuz için minnettar olalım. Öyle ki, Tanrı’yı hoşnut edecek biçimde saygı ve korkuyla tapınalım.

Burada Musa aracılığıyla Kutsal Yasa’yı halkına verirken yeri sarstığını söylüyor, ama şimdi yalnız yeri değil, göğü sarsacağım demektedir.. Rab bizim için sarsılmaz bir egemenlik hazırladı, sarsılmaz bir egemenlikte sarsılan şeylerin yeri yoktur.

Bu egemenlik İsa Mesih’in egemenliği olduğu için sarsılmaz…Çünkü O, atası Davut’u tahtında oturan, egemenliğinin sonu gelmeyecek, Tanrı’nın gayretiyle sağlanan bir egemenliktir…İşte hak etmediğimiz, fakat içinde yaşayalım ve bir parçası olalım diye bize layık görülen egemenlik budur kardeşler…Tanrı sözü bu lütuf karşında Minnettar olmamızın şart olduğunu söylüyor ve Tanrı’yı hoşnut edecek biçimde saygı ve korkuyla tapınmamız gerekiyor.. İki ayağımızda bu egemenliğe sıkıca basmalı ki sarsılmayalım..Yoksa hayatımız sarsıntılarla dolu olacaktır ve çünkü Rab sarsılan şeyleri ortadan kaldırmak istiyor…

Bakın dikkat edin kardeşler, sarsılmazlığı ancak Tanrı hayatlarımızda gerçekleştirebilir, sarsılan şeyler yaratılmış olanlardır, gök bile sarsılacaktır, o zaman ayaklarımızı nereye koyabiliriz? Yaratılmamış olana ayaklarımızı koymalıyız…Yaratılmamış olan sarsılmaz ve kalıcıdır..Öyleyse Yaratılmamış ve ezelden var olan, Ben Benim diyen Tanrı’nın Sözü’nün bize verdiği yaşama sımsıkı tutunmalıyız, çünkü O sarsılmayacaktır. Ama O’ndan kaynaklanmayan her şey geçici, yaratılmış, dünyevidir ve onlar sarsılarak ortadan kalkacak, krallıklar, yönetimler, bu dünyada ya da havada yaratılmış olan ne varsa ortadan kalkacak ama Rab’bin Krallığı ebediyen kalacak, çünkü O sarsılmaz bir egemenliktir.

İbraniler 7:16’da Mesih’le ilgili olarak “O, Yasa’nın soyla ilgili önkoşuluna göre değil, yok edilemez bir yaşamın gücüne göre kâhin olmuştur.” EA düzeninde Levili kahinler vardı, ve bunlar Yasa’nın soyla ilgili önkoşuluna göre kahinlerdi, örneğin Benyamin oymağından biri Rab için ne kadar gayretli olursa olsun kahin olması mümkün değildi, ancak İsa Mesih yok edilemez Tanrısal yaşamın gücüyle kahin oldu ve bizleri de aynı yok edilemez yaşamın kahinleri yaptı. Onun ruhsal soyu olduğumuz için yok edilemez yaşama sahip kahinleriz, kutsal ulusuz. Amin? Yok edilemez yaşam sarsılmaz bir yaşamdır. Bu kalacaktır, ama sarsılanlar kaldırılacaktır, tıpkı EA’ın kahinlik düzeninin kaldırıldığı gibi.

Bu yok edilemez yaşam ve sarsılmaz egemenliğin uygulanması ve etkin hale getirilmesi Kutsal Ruh’un işidir. Kutsal Ruh’un doluluğunda ve O’nun yönetiminde yürüdükçe, bu yok edilemez yaşama ve sarsılmaz egemenliğe sımsıkı tutunmuş oluyoruz. Rab İsa gibi zaferli oluyoruz

Matta 7:25-27 “İşte bu sözlerimi duyup uygulayan herkes, evini kaya üzerine kuran akıllı adama benzer. Yağmur yağar, seller basar, yeller eser, eve saldırır; ama ev yıkılmaz. Çünkü kaya üzerine kurulmuştur. Bu sözlerimi duyup da uygulamayan herkes, evini kum üzerine kuran budala adama benzer. Yağmur yağar, seller basar, yeller eser, evi sarsar. Ev yıkılır; yıkılışı da korkunç olur.”
Fark nedir, ikisi de Tanrı’nın sözünü işittiler, ikisi de Rab’bin sözlerini duydular, Kutsal Kitap’ı okudular..Ama birinin hayatı sarsıldı, diğerinin hayatı sarsılmadı. Çünkü biri itaat etti, diğeri etmedi. Buradan çıkaracağımız bazı dersler var..Evin yıkılıp yıkılmaması temelinin kalitesine, ne üzerine kurulduğuna bağlıdır..Her binanın bir temeli var, o binanın sağlamlığı temele bağlıdır..Belki akılsız olan adam 20 katlı çok güzel bir bina yaptı, dıştan çok harika görünüyordu, boyalı, yerden ısıtmalı, asansörlü, dekoratif süslemeli vs. bir plaza yaptı ama kum üzerine yapılmışsa fırtınalar geldiğinde o yıkılacaktır. Akıllı adam ise belki de bir ya da iki katlı sade, gösterişsiz bir kulübe ya da ev yaptı, ama o yıkılmayacaktır..İsa Mesih bu benzetmede dış görünüşe değil, temele vurgu yapıyor..Görünen şeylere değil, görünmeyen, gizlide olanın önemini anlattı. Üst yapıya değil, alt yapıya… Gizlide olan alt yapı Tanrı Sözü’ne bağımlı olmalı ki üst yaptı sarsılmadan kalsın, yoksa üst yapı ne kadar güzel görünürse görünürsün yıkılacaktır..O yüzden İsa, Ferisililer’i badanalı mezarlara benzetmişti, dışardan güzel görünürlerdi, ama içi ölü kemikleriyle doluydu ve zamanı geldiğinde düzenleriyle birlikte Tanrı’nın önünde hepsi yıkılıp gitti. O yüzden gizlide olan hayatımızla, düşüncelerimizle ilgilenelim..Tanrı’nın bizi nasıl gördüğü, gerçekte kim olduğumuz, hayatımızın sarsılıp sarsılmayacağımız buna bağlı…

Öğrencileri Rab İsa’ya bize dua etmeyi öğret dedikleri zaman onlara bir model verdi. Onlara Göklerdeki Babamıza dua etmeyi öğretti. İsa’nın verdiği bu dua örneğinde bazı istekler var. Ama öncelikli istekler, odaktaki istekler Tanrı’yla ilgili, diğerleri ise bizimle ilgili.: Göklerdeki Babamız, Adın kutsal kılınsın. Egemenliğin gelsin. Gökte olduğu gibi, yeryüzünde de Senin istediğin olsun.

Bu duadaki öncelikli istek Baba’nın adı hayatımızda, ailemizde, kilisemizde ve dünyada her zaman saygı görsün, kutsal tutulsun. Çünkü O kutsaldır ve onuru almaya layıktır..Her şeyin başı bunun üzerine kurulur. Sonra O’nun egemenliği yüreklerimize, ailemize, kilisemize ve dünyaya gelsin. Çünkü dünya korkunç bir halde, duamız Rab’bin bir an önce gelmesi, egemenliğini kurması olmalı. Ve gökte olduğu gibi hayatımızda, ailemizde, kilisemizde ve dünyada senin isteğin olsun. Gökteki melekler nasıl Rab’bin sözünü eksiksiz yerine getiriyorlarsa, bizlerde böyle olsun.

Sarsılmaz bir yaşam Rab’bin öğrettiği sarsılmaz dua modeliyle mümkün olur. Sarsılmaz bir yaşam istiyorsak bu düşünce biçimini hayatımıza yerleştirmemiz gerekiyor.

Bir konser salonu düşünelim. Pek çok müzik enstrümanı çalınan bir orkestra olsun..Ancak bir de hepsinin önünde bir solist vardır. Ve ışık solist üzerine vurur, orkestranın kalanı karanlıktadır.Evet onlar da vardır, müzik üretmektedirler, ancak odak solist üzerinedir. Hayatımızda Tanrı’ya odaklanmak buna benzer..İhtiyaçlar hala var, ama onlar karanlıkta kalmalı, odakta olamaz. Solistin arkada bir yerlerde karanlıkta şarkı söylemeye çalıştığını hayal edebilir misiniz? Biz çoğu zaman üzülerek söylemeliyiz ki Tanrı’ya hayatımızda böyle davranıyoruz. Öne, ışığın altına sorunları, ya da ihtiyaçları getiriyoruz. Bunu yaptığımız için başarılı olamayız.

İşte yeni yılımızda vereceğimiz karar bu olsun.. Sarsılmaz bir yaşam için Tanrı’nın sözü üzerinde hem derinleşmek hem de itaat etmek. Rab bizim hayatımızdır. Önce O’nu aradığımızda O’nunla doğru bir ilişki içinde oluyoruz. Her Şeye Egemen Rab’be hak ettiği saygıyı onuru verince O da bizi lütfuyla güçlendirecek, bütün ihtiyaçlarımızı karşılayacak. Yeni yılda hepimiz için Rab’bin önce ruhsal bereketleriyle dolu, ruhsal servetler ve zenginlikler dilerim. Ondan sonra da Rab bize bu dünyanın ihtiyaçlarını verecektir…Hayatımızda sarsılacağını, ortadan kalkacağını bildiğimiz şeylerden kurtulalım, gereksiz yükler taşımayalım, sarsılmaz bir egemenliğin sarsılmaz çocukları olalım.

Kardeşler unutmayın ki, bizim Tanrı’ya imanımız kör bir inanç değildir. Kör bir şekilde yürümüyoruz. Bizim gözlerimiz görüyor, çünkü O’nun sözü adımlarımıza ışık, yolumuza çıradır. İhtiyacımız olan ışığı Rab’bin sözünden alıyoruz. Adımlar ve yol dendiğinde bir ilerleme, hareketten bahsediliyor. Rab’bin ışığı biz ilerledikçe adımlarımıza ışık ve yolumuzda çıradır. Rab’bin ışığı bir sokak lambası gibi hareketsiz bir bölgeyi aydınlatmıyor, sanki bir araba farı gibi ilerledikçe gittiğimiz yolu gösteren bir ışıktır. O zamanbu yılda önceki yıldan daha ileri gidelim . Rom. 4:18 Oysa doğruların yolu şafak ışığı gibidir, Giderek öğle güneşinin parlaklığına erişir. Pro 4:19 Kötülerin yoluysa zifiri karanlık gibidir, Neden tökezlediklerini bilmezler.