Başlangıçtaki Sevgimiz
26 Mart 2017
Matta 22:35
“bir Kutsal Yasa uzmanı, İsa’yı denemek amacıyla O’na şunu sordu: “Öğretmenim, Kutsal Yasa’da en önemli buyruk hangisidir?” İsa ona şu karşılığı verdi: “‘Tanrın Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla seveceksin.’ İşte ilk ve en önemli buyruk budur.”
Ancak Tanrı’yı sevmemizin anlamı nedir? Eğer ilk ve en önemli buyruk bu ise bunu iyi anlamamız gerekiyor. Kutsal Kitap’ta Tanrı’yı sevmek dediğimizde ne anlıyoruz? Duygusal bir kelime ya da duygusal bir kavram mıdır? Ben Tanrı’yı sevdiğimi nasıl belli edebilirim.
Bizler bir zamanlar Tanrı’nın düşmanları olduğumuz günlerde Rab’bi sevmiyorduk. O’nu tanımıyor ve O’na ilgi göstermiyorduk. Dolayısıyla Tanrı’nın yasalarına da yabancıydık. Ancak Rab’be iman ettiğimi zaman bize verilen Kutsal Ruh aracılığıyla Tanrı’nın sevgisi yüreklerimize dökülmüştür.ve Ruh’un ürünü olan sevgi hem Tanrı’ya hem kardeşlerimize karşı sevgi üretti. Sevgimiz Kutsal Ruh’tan kaynaklanıyor. İşte bu nedenle sevmeyen ölümde kalır. Çünkü O’nda Kutsal Ruh’un ürünü yoktur. Sevgide yaşayan Tanrı’da yaşar, Tanrı da onda yaşar. Yargı gününde cesaretimiz olsun diye sevgi böylelikle içimizde yetkin kılınmıştır. Hamdolsun Rab bizde bir sevgi işi yaptı. Sevildiğimizi biliyor ve biz de seviyoruz. Bundan sonra sevgide kökleşmiş ve temellenmiş olarak kalmak istiyoruz. Bunu yaparken Rab’bin uyarılarını mutlaka dikkate almak gerekiyor.
Efes Kilisesi’nin tarihini ele alalım. Elç. 20:31’de Pavlus’un onları Üç yıl boyunca, aralıksız, gece gündüz demeden, gözyaşı dökerek her birinizi nasıl uyardığını okuyoruz. Yani Efesli Hristiyanlar Pavlus gibi büyük bir imanlı öğretmenin ağzından yüzlerce vaaz dinlemişlerdir, değil mi? Bütün bu süre içinde Rab’bin aralarında olağanüstü işler ve mucizeler yaptığına tanık olmuşlardı. Elç. 19:11-17 Tanrı, Pavlus’un eliyle olağanüstü mucizeler yaratıyordu. Şöyle ki, Pavlus’un bedenine değen peşkir ve peştamallar hasta olanlara götürüldüğünde, hastalıkları yok oluyor, kötü ruhlar içlerinden çıkıyordu. Efes’te bazı bazı Yahudiler de kötü ruhlara tutsak olanları Rab İsa’nın adını anarak kurtarmaya kalkıştılar. “Pavlus’un tanıttığı İsa’nın adıyla size emrediyoruz!” diyorlardı. Bunların arasında Skeva adlı bir Yahudi başkâhinin yedi oğlu da vardı. Kötü ruh ise onlara şöyle karşılık verdi: “İsa’yı biliyor, Pavlus’u da tanıyorum, ama siz kimsiniz?” İçinde kötü ruh bulunan adam onlara saldırdı, hepsini alt ederek bozguna uğrattı. Öyle ki, o evden çıplak ve yaralı olarak kaçtılar. Bu haber, Efes’te yaşayan bütün Yahudiler’le Grekler’e ulaştı. Hepsini bir korku aldı ve Rab İsa’nın adı büyük bir saygınlık kazandı.
Elçisel dönemde en ayrıcalıklı kilise durumundaydılar. O dönemde Asya İli’ndeki en ruhsal ve öğretiş bakımından olgun topluluk kuşkusuz Efes’teydi. Pavlus, Efesliler’e yazdığı mektupta, diğerlerinin aksine, onların arasında gördüğü hiçbir öğretisel yanlışı düzeltmeye çalışmadı. Ancak Pavlus Efesli ihtiyarlara veda ederken onları uyardı. O gittikten sonra yırtıcı kurtların aralarına gireceğinden ve onların arasından da sapkın sözler söyleyenlerin çıkacağını söyledi.
Pavlus’un bu sözleriden sonra 1. yüzyılın sonuna gelindiğinde elçi Yuhanna’nın aldığı vahiyde Rab İsa Efes’teki kiliseyle ilgili şunu söyledi:
Vahiy 2:1-5
“Efes’teki kilisenin* meleğine yaz. Yedi yıldızı sağ elinde tutan, yedi altın kandilliğin ortasında yürüyen şöyle diyor: `Yaptıklarını, çalışkanlığını, sabrını biliyorum. Kötü kişilere katlanamadığını da biliyorum. Elçi olmadıkları halde kendilerini elçi diye tanıtanları sınadın ve onları yalancı buldun. Evet, sabırlısın, adım uğruna acılara dayandın ve yılmadın. Ne var ki, bir konuda sana karşıyım: Başlangıçtaki sevginden uzaklaştın. Bunun için, nereden düştüğünü anımsa! Tövbe et ve başlangıçta yaptıklarını sürdür. Tövbe etmezsen, gelip kandilliğini yerinden kaldırırım.
Evet, kilise hâlâ doktrin olarak doğru yoldaydı, bir sapma yoktu, acılara dayanıp yılmadılar. Elçi olmayıp sahte öğreti yayanları, kötü kişileri kabul etmediler. Çalışkan ve sabırlıydılar ama gene de ruhsal bakımdan uyarı aldılar. O kadar kötü ki, tövbe etmezlerse Rab gelip kandilliği kaldıracaktı. Peki suçları neydi? Başlangıçtaki sevgilerinden uzaklaşmışlardı. Tövbe etmeleri gerekiyordu.
Efes kilisesinin bize öğrettiği nedir? Efes, Grek dünyasında Artemis’in tapınağı olan putperestliğin büyük merkezlerinden biriydi. Efesli Hristiyanlar’ın çevresinde paganizm ve sahte öğretilerle dolu bir kültür vardı. Bu nedenle sahte öğretilere karşı çok duyarlı, sezgi ve sağduyu sahibiydiler Rab zaten bu yönlerini övüyor. Sahte öğretmenleri, elçileri, kötü kişileri hemen ayırt ediyorlardı. Gerçeğe bağlılıkta ve doğru öğretiyi yaymakta çalışkan ve gayretliydiler. Ancak Mesih’e ilk iman ettiklerindeki sıcaklığı ve tutkuyu kaybetmeye başladılar. Çalışkanlıkları Mesih’e olan sevgiden değil, iyi işlerden ve gerçeğe sahip olma motivasyonundan kaynaklanmaya başladı. Bir zamanlar sevgi ilişkisi dinsel bir çabaya, soğuk bir Ortodoks inanca dönüşüyordu.
Hataları işte bu oldu. Doğru öğretiyi duyurmak ve sahte öğretişleri düzeltmek için birçok fırsatları vardı, ama bunu Mesih’e sevgi olmadan yaparlarsa, yoldan çıkacaklardı. Bir zamanlar ilk iman ettiklerinde Kutsal Ruh yüreklerine döküldüğü zaman Mesih’i adanmışlıkla izlemek için tutkuluydular. Rab, halkında her zaman bu ilk tutkuyu, bağlılığı görmek istedi.
Yer. 2:2
“Git, şunları Yeruşalim halkına duyur. RAB diyor ki, “‘Gençliğindeki bağlılığını, Gelinliğindeki sevgini, Çölde, ekilmemiş toprakta Beni nasıl izlediğini anımsıyorum.
Rab bu ayette geçmişte İsrail halkının ilk Mısır’dan çıktıkları günlerdeki saf ve içten bağlılığı, sevgisini, çölde O’nu izlemelerini özlemle anıyor. Bugün Rab kilisesinden de O’nun ardından bu ilk bağlılıkla, ilk sevgiyle yürümemizi bekliyor.Efes kilisesi ve çağlar boyunca pek çok kilise Tanrı’nın onlara verdiği ilk sevgiden uzaklaştığı için gerçeği öğretse bile sevgisiz sadece din bazlı içi boş yapılara döndüler.Çevremizde bunların pek çok örneği var. Rab onların kandillerini kaldırdı, artık ışık vermez oldular. Öğretisel olarak doğru kaldılar, ama Mesih’i tanımama derecesinde O’na olan ilk sevgiden uzaklaştılar. Mesih’le diri bir ilişkiyi dinsel çabalara ve Ortodoks öğretiye değiştiler.
Pavlus Efes kilisesine yazdığı mektupta bu tehlikeyi önceden görerek bunu vurgulmıştı:
Efes. 4:15- 16
“sevgiyle gerçeğe uyarak bedenin başı olan Mesih’e doğru her yönden büyüyeceğiz. O’nun önderliğinde bütün beden, her eklemin yardımıyla kenetlenip kaynaşmış olarak her üyesinin düzenli işleyişiyle büyüyüp sevgide gelişiyor.”
Günümüzde kiliseleri çevreleyen kültür de Efes’tekine benzerdir. Sahte öğretişler ve putperestlik içinde yaşadığımız bu toplumda görülüyor. Hamdolsun, bizler de sahte öğretişlere karşı sezgili ve duyarlıyız, gerçeğe ve doğru öğretişe yürekten bağlıyız. Ancak gerçeğe olan bağlılığımız mutlaka Rab’be ve birbirimize olan Kutsal Ruh’tan kaynaklanan sevgiyle temellenmelidir. Gerçeğe uyarken ve savunurken her zaman ilk sevgiyle, ilk bağlılıkla hareket etmeliyiz. Çünkü bütün beden ancak sevgiyle gelişir. Rab’bin ışığı ancak bize verilen ilk sevgiyle çevremize iletilmektedir. Rab’bin amacı her şeyden önce bizi sevgisinde geliştirmektir. Çünkü bilgimiz, peygamberliğimiz ve öğretilerimiz ne kadar doğru olsa da sınırlıdır ve geçicidir. Ancak kalıcı olan şey nedir? Sevgi…
1. Korintliler 13’te yazdığı gibi:
“Peygamberlikte bulunabilsem, bütün sırları bilsem, her bilgiye sahip olsam,dağları yerinden oynatacak kadar büyük imanım olsa, ama sevgim olmasa, bir hiçim.”
Bu nedenle dikkat edelim: Mesih’e olan ilk sevgimizin yerini tek başına doğru öğretişler almamalıdır. Yaptığımız her şey Mesih’e olan sevgimizden kaynaklanmalı, motivasyon Rab’be sevgimiz olmalıdır. Bizi zorlayan Mesih’in sevgisi olmalıdır. İşlerimiz Sevgiyle kuşatılmış olmalıdır. Hiçbir doktrin Rab’bimize olan adanmış ilk sevgimizden daha önemli değildir. Gerçek ruhsallığın tek göstergesi – Gerçek olan İsa’nın sevgisinin tutkuyla yaşamlarımızda görülmesidir. Rab bize lütfetsin ve ilk sevgimizden uzaklaştığımız alanlarda tövbe etmemizi sağlasın. Rab bize sevgide yenilenme fırsatları versin.
Dirisu Kilisesi
Alper Özharar
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!