Kutsal Ruh ve Yeniden Doğuş

19 04 2012

Tanrı’nın sadık tanığı Mesih, Tanrı’nın öz kişiliğini dünyaya tanıttı ve duyurdu. Mesih’in dünyaya gelişi basit sıradan bir olay değildir. Onun dünyaya gelişi bizim Tanrı’nın egemenliğinde sonsuza dek yaşama umudumuz için elzemdi.

Bu yaşam yâda ölümde kalacağımızın önemli duyurusudur; Tanrının insanlar için iyi haberdir. Böyle olmakla birlikte İsa konuştuğu zaman kimi onu dinlemekle yetindi, kimi alay etti, kimi ise söylediklerini sevinçle kabul etti. Mesih’ten müjdeyi duyan kişiler arasında yüreklerinin kapısını açanlar da kapatanlar da oldu.

Şimdi de durum böyledir. Mesih o zaman da insanlara karşı sabırlıydı, şimdi de aynı şekilde sabretmektedir. O’nun sabrı asla tükenmez çünkü İsa Mesih dün, bugün ve sonsuza dek aynıdır. Ancak Allah’ın bizlere verdiği belli bir süre vardır. Bu sürenin sonunda insanlar sonsuz ya yaşama geçerler veya yargı gününde kesin bir şekilde mahvoluşa gidecekler.

Peki, İsa Mesih hizmetine nasıl başladı? Bugün bundan söz etmek istiyorum. Ben O’nu tanımıyordum. Ama suyla vaftiz etmek için beni gönderen, ‘Ruh ‘un kimin üzerine inip durduğunu görürsen, Kutsal Ruh’la vaftiz eden O’dur’ dedi. (Yuhanna 1:33)

Yahya İsa’nın Mesih olduğunu Kutsal Ruh ‘un İsa’nın üzerine indiğinde anladı. Kutsal Ruh ’un üzerine inmesiyle Tanrı’nın bütün varlığı, doluluğu ve Kutsallığı İsa’nın üzerine inmiş oldu. İşte Mesih İsa böyle, yani Kutsal Ruhun gücüyle hizmete başladı. Dolayısıyla Rab İsa’da etkin olan Kutsal Ruh ’tu. O hizmete başladığında herkes O’nun için “ne iyi bir öğretmen” diyerek şaşırdılar.  İsa’nın sözlerinde zerre kadar hata yoktu çünkü konuşan Tanrı’ydı.

Ama ben cinleri Tanrı’nın Ruhuyla kovuyorsam, Tanrı’nın Egemenliği üzerinize gelmiş demektir. (Matta 12:28)

İsa’nın hizmeti sırasında bazen ona şüpheyle baktılar. Kutsal Ruhtan Beden alarak gelen Mesih’in üzerinde Allah’ın Ruhunun doluluğu vardı. Şeytan da ruhtur ve onun egemenliği de ruhsal kötü güçler vardır.  Bir zamanlar günahın esiri olan bizlerde de iblisin etkisi altın olan egemenliğinde esirdik. Bizler Fiziksel olduğumuz için şeytanı yenemezdik. İsa’da ise Baba’nın Ruhu vardır. Bizim kurtulmamız için, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh olan Tek Tanrımız çalışıyor ve arkasından da melekler kurtuluşa kavuşmamız için hizmet ediyorlardı. İsa’nın hizmeti sıradan bir hizmet değildi.

İsa Yahudilerin İlahiyat profesörü olan Nikodimeşöyle yanıt verdi: “Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse sudan ve Ruh ‘tan doğmadıkça Tanrı’nın Egemenliği’ ne giremez. (Yuhanna 3:5)

İsa, din adamı ya da günahkâr, kiminle konuşursa konuşsun herkese gerçeği söyledi. Nikodim Kutsal kitabı iyi bilen bir din adamıydı. İsa bunu bildiği için kendisine zaten bildiği şeyleri anlatmadı. Anlamadığı hayati derecede önemli olan gerçeği ona anlatmaya çalıştı.

Şöyle demek istedi: Şeriat seni ruhsal acıdan öldürdü, bilgi seni kurtaramıyor. Ama Tanrı’nın Ruhu içine girerse o zaman ruhsal acıdan dirilecek ve Tanrı’yla karşılaşacaksın.

Kutsal Ruh olmasaydı Mesih’in hizmeti kendisi bu dünyayı terk ettiğinde biterdi. Bu inanç o gün orada sona ererdi. Çünkü bazı dinler kılıçla ve kaba kuvvetle yayıldı. Mesih zaten kaba kuvveti de öğütlemedi. Buna neden gerek duymadı.? Çünkü bu inancı Kutsal Ruh ‘un yayacağını biliyordu. Aynı şekilde bugün de Kutsal Ruh olmasa kilise hizmeti durur çünkü kilise hizmetini yürüten insan değil Kutsal Ruh ’tur.

“Beni seviyorsanız, buyruklarımı yerine getirirsiniz. Ben de Baba’dan dileyeceğim. O sonsuza dek sizinle birlikte olsun diye size başka bir Yardımcı, Gerçeğin Ruhunu verecek. Dünya O’nu kabul edemez. Çünkü O’nu ne görür, ne de tanır. Siz O’nu tanıyorsunuz. Çünkü O aranızda yaşıyor veiçinizde olacaktır
 (Yuhanna 14:15-19)

Burada İsa öğrencilerine, göğe gittiğinde kendisinin yerine Kutsal Ruh ‘un geleceğine dair güçlü bir şekilde konuşuyor. Öğrenciler, İsa hizmet ederken O’nda Kutsal Ruh olduğunu anlamışlardı. Mesih’teki Ruhun gücünü kendi üzerlerinde his ettiler Hatta öğrencileri bir keresinde, İsa’daki güce güvenerek onları ret eden köyü yakması için gökten ateş indirmeyi teklif ettiklerinde İsa onları azarlamıştı (Luka 9:53-55). Öğrencilerini, gururlandıkları durumlarda hep uyardı, onlara kendilerine pay biçmemeleri gerektiğini öğreti.

İsa dünyada huzur bulmamış olan Samiryeli bir kadına:

Ama içtenlikle tapınanların Baba’ya ruhta ve gerçekte tapınacakları saat geliyor. İşte, o saat şimdidir. Baba da kendisine böyle tapınanları arıyor. Tanrı ruhtur, O’na tapınanlar da ruhta ve gerçekte tapınmalıdırlar.” Kadın İsa’ya, “Mesih denilen methedilmiş Olan’ın geleceğini biliyorum” dedi, “O gelince bize her şeyi bildirecek.” İsa, “Seninle konuşan ben, O’yum” dedi. (Yuhanna 4:23-26)

İsa, Samir yeli kadına benim vereceğim ( Ruhsal sevinç ve huzur ) sudan içen ebediyen susamaz demişti. Gerçekten de dünyanın hayatı deniz suyu gibi acıdır. İçtikçe insanın içini yakar ve bir türlü susuzluğunu gidermez. Dünya suyu sevinç vermez, Mesih’teki su ise sevinç verir. Bu suyun gürül gürül akan kaynağına gittiğimizde gözyaşlarımız silinecektir. Bu yaşam suyunun başka kaynağı yoktur. Allah’ın, yani yaşam suyunun tek adresi İsa Mesih’tir. Benzer şekilde Rabbin Ruhu bizim hayat ekmeğimizdir. Gerçek yiyecektir. Ruhsal açlığımızı doyurabilecek tek gıda odur.

Tanrı ise, ölüm acılarına son vererek O’nu diriltti. Çünkü O’nun ölüme tutsak kalması olanaksızdı. O, Tanrı’nın sağına yüceltilmiş, vaat edilen Kutsal Ruh’u Baba’dan almış ve şimdi gördüğünüz ve işittiğiniz gibi, bu Ruh’u üzerimize dökmüştür. Davut, kendisi göklere çıkmadığı halde şöyle der: ‘Rab Rabbim’e dedi ki, Ben düşmanlarını Ayaklarının altına serinceye dek, Sağımda otur.’ (Elçilerin İşleri 2:24, 33-35)

Kutsal Ruhun mesihçilerin üzerine döküldüğü gün elçiler Dünyaya İsa Mesih’in beklenen kurtarıcı Rab olduğunu ilan ediyorlardı. Kutsal Ruh, atom patlaması gibi Mesihe iman edenlerin üzerinde yayılırken aslında Tanrısal kuvvet yayılmış oldu. Allah’ın kudretli Ruhu onların üzerine geldiğinde hepsi Allah’ın Ruhu ile yıkanıp temizlendiler.

Tanrı o günü, kurban kesilen bir bayram gününü özellikle seçmişti. O gün, dünyanın her tarafından çeşitli uluslardan Tanrı’ya inanan dindar insanlar orada bulunuyorlardı. Bu, aslında Tanrı’nın bütün milletlerden insanların O’na inanacağına dair açık bir işaretiydi.

Kutsal Ruh çok önemlidir, Tanrı’nın hareket gücüdür. Kutsal Ruh nereye giderse orada hayat olur. İşte bu yüzden öğrenciler hep Kutsal Ruh ‘tan söz ettiler.

(Elçilerin İşleri 8:14-17)
Filipus Samir iyede İsa’yı müjdelerken halktan birçok kişi İsa Mesih’e iman etti. Petrusla Yuhanna gelip iman edenlerin üzerine el koyup dua etiklerinde hepsi Kutsal RUHLA arınıp yeniden doğdular. Dünyada büyük bir devrim yaşanıyordu, insanlar Tanrını sevincini umudunu sevgisini mesajlarını yaşamlarında görmeye başlıyorlardı.

Kutsal Ruh ’la vaftiz olmak demek Allah’ın Ruhu ile yıkanmak arınmak demektir. Günah lekelerini Tanrı’dan başka kimse çıkaramaz. Biz kendimizi değiştiremeyiz, bizi değiştirecek olan Kutsal Ruh’ tur. Kurtuluşumuzun işareti teminatı kutsal Ruhun içimizde olmasıdır.

(Elçilerin İşleri 10:37, 44-48)
Yahudi soyundan olmayan ama Tanrıyı seven Romalı yüzbaşı Cornelius, gördüğü bir görüm uyarınca tüm sevdiklerini ve akrabalarını bir odaya toplayıp elçi Petrus ’un onlara konuşmasını rica etti. Petrus İsa hakkında konuşmaya başlayınca Kutsal Ruh evde bulunan herkesin üzerlerine döküldü ve hepsi yeniden doğdu Kutsal Ruhla temizlenip yıkandılar ve bilmedikleri dillerle Tanrıyı yüceltmeye başladılar Tanrı, halkını seçiyordu.

İsa zayıf değildir, güçlüdür. Dün, bugün, sonsuza dek aynıdır. Bu yüzden içimizde Kutsal Ruh yoksa hizmetimiz detaylara, ahlaki değerlere odaklıysa mumumuz çok geçmeden sönecektir. İçinde yağ olmayan kandilin yanmayacağı gibi yüreğimizde de Kutsal Ruh olmadıkça hizmetimiz ölüdür.

Elçilerin İşleri 19. 1-7)
Pavlus Efes’te on – on iki öğrenci gördü. Onlara iman edip etmediklerini sordu. Onlar da Yahya’ya iman ettiklerini söylediler. Pavlus da onlara Yahya’nın, İsa’nın adıyla vaftiz olunmasını buyurduğunu söyledi. İncil’i bütünüyle onlara anlattı. Onlar İsa’nın adıyla su vaftiz olduklarında Kutsal Ruh üzerlerine imdi peygamberlik edip bilmedikleri dillerde Tanrıyı övdüler.

İnsanlar kiliseye istedikleri kadar gelip gidebilir ama yeniden doğmadıkça, hâlâ Rab ‘bin egemenliğine girememişlerdir. Bu bir gerçektir. Eğer Kutsal Ruhu almamışsak cennete giremeyeceğiz demektir. Hâlâ eski günahlarımızda kalmışsak yargıya gideceğiz demektir. Yargıya giden hiç kimse cennete gidemez. Tanrı’nın karşısında kendimizi savunmanın hiç bir yolu yoktur. Ne yaparsak yapalım onun karşısında haksız çıkacağımız kesindir. Öyleyse cennete gidebilmemizin tek yolu yeniden doğmaktır. Yeniden doğan kişi zaten İsa’nın kanıyla aklanmış olduğu için yargıya gitmez, böylece ona cennet kapısı açılır.

İçimizde Kutsal Ruh varsa yeniden doğmuşuz ve cennete gideceğiz demektir. Öte yandan Kutsal Ruhu mahzun etmemeye önem vermeliyiz. Rab ikinci kez geldiğinde içimizdeki Kutsal Ruhu mahzun görürse, dünyayla birlikte yargılanmayacak olsak dahi Mutlaka tedipten geçeceğiz Kutsal hitap ateşten geçmiş gibi olacağımızı söylüyor.

Atadan kalma ahlâk anlayışıyla, iyilik yapmakla Allah’a nasıl ulaşabiliriz? Kutsal kitap Etopyalı derisinin rengini, Pars beneklerini değiştirebilir mi? Kötülük etmeye alışmış olan sizler de iyilik edemezsiniz.

Zaten bizi tümüyle Tanrı yaratmadı mı? Kimden aldığımızı kime vereceğiz? Yaptığımız iyilikler zaten Allah’tan gelmektedir.

Allah’ın Ruhu içimizde olmazsa O bize seslenemez. Eğer içimizde Kutsal Ruh yoksa Mesih geldiğinde vay halimize! Oysa Mesih’in kanıyla yıkanırsak Allah bizi bırakmayacak ve daima bize yakın olacaktır. Allah kurtulmamız için bize Oğlu ’nu vermiştir. Bu basite alınacak bir şey değildir. İncil’i basite almak yaşamdan ölüme geçmek kadar ciddi bir olaydır. İşte Kurtuluş aynı anda hem çok kolay hem de çok zordur. Biz göğe gidemeyeceğimiz için Allah bize geldi. Bizim için imkânsız olanı Tanrı kolayca başardı. Bunu küçümsersek tehlike çanları bizim için çalmaya başlayacaktır.

Bize Kutsal Ruhunu veren tanrımıza övgüler Yaşamımız Ruhun yönetiminde olarak Allahlımıza yücelik getirsin.

Dirisu Kilisesi
Bedri Peker

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın