Komşu Gibi Davranmak
30 Eylül 2012
Bugün burada olmak benim için bir onur ve ayrıcalıktır. Bedri’ye ve sıcak karşılamanız için sizlere teşekkür etmek istiyorum.
Bugün Luka 10. bölümden paylaşmak istiyorum. Kitaplarımızı açsak iyi olur çünkü önemli olan benim değil Tanrı’nın açıklamalarıdır. Çok iyi bildiğimiz iyi Samiriyeli hikayesine bakacağız. Gerçekte bu öykünün ne anlattığını görünce bazen insanlar şaşırabiliyor.
Bence tüm dünyada avukatlar birbirinin aynıdır (veya Kutsal Yasa uzmanı). Avukatlar tartışmaya, soru sormaya, zorlu yasal sorunları ele almaya bayılırlar. Bazen sadece soru sormuş olmak için soru sorarlar. İsa’nın zamanında da böyle olduğunu görüyoruz. Luka 10’da da bir Kutsal Yasa uzmanının zor bir soru sorduğunu görüyoruzö 37. aeytte de cevap veriyor:
Luka 10: 25-37
Bir Kutsal Yasa uzmanı İsa’yı denemek amacıyla gelip şöyle dedi: “Öğretmenim, sonsuz yaşamı miras almak için ne yapmalıyım?” İsa ona, “Kutsal Yasa’da ne yazılmıştır?” diye sordu. “Orada ne okuyorsun?” Adam şöyle karşılık verdi: “Tanrın Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün gücünle ve bütün aklınla seveceksin. Komşunu da kendin gibi seveceksin.” İsa ona, “Doğru yanıt verdin” dedi. “Bunu yap ve yaşayacaksın.” Oysa adam kendini haklı çıkarmak isteyerek İsa’ya, “Peki, komşum kim?”dedi. İsa şöyle yanıt verdi: “Adamın biri Yeruşalim’den Eriha’ya inerken haydutların eline düştü. Onu soyup dövdüler, yarı ölü bırakıp gittiler. Bir rastlantı olarak o yoldan bir kâhin geçiyordu. Adamı görünce yolun öbür yanından geçip gitti. Bir Levili de oraya varıp adamı görünce aynı şekilde geçip gitti. O yoldan geçen bir Samiriyeli ise adamın bulunduğu yere gelip onu görünce, yüreği sızladı. Adamın yanına gitti, yaralarının üzerine yağla şarap dökerek sardı. Sonra adamı kendi hayvanına bindirip hana götürdü, onunla ilgilendi. Ertesi gün iki dinar çıkararak hancıya verdi. ‘Ona iyi bak’ dedi, ‘Bundan fazla ne harcarsan, dönüşümde sana öderim.’ “Sence bu üç kişiden hangisi haydutlar arasına düşen adama komşu gibi davrandı?” Yasa uzmanı, “Ona acıyıp yardım eden” dedi. İsa, “Git, sen de öyle yap” dedi.
Komşum kim… Akla uygun bir soru. Tarafsız bir şekilde de sormuş olabilir, tuzak soru da olabilir. Kutsal Yasa uzmanı haklı çıkmak istiyordu. İyi işler yaparak doğru bir adam olduğunu düşünüyordu. Yasa uzmanı sanki sınırlarını zorluyordu.
İsa da ona karşı aynı oyunu oynuyordu. Bu benzetme iyi işlerle değil, tamamen sevgiyle ilgiliydi. İsa’nın söylediği her şey yasa uzmanını öfkelendirdi. Biz de dikkat etmezsek biz de öfklenebiliriz. İsa’nın sözünü ettiği bahanesiz sevgiydi. Sözü geçen Eriha – Yeruşalim arasındaki yoldur. Bugün bile bu yol tehlikelidir. Bu yol bin metrelik bir yokuştan ibarettir. Benzetme için uygun bir nokta. Gözünüzün önüne getirmeye çalışın: Bu yolda, üzerine sinekler üşüşmüş halde yerde yatmış ve üzerinde akbabalar uçuşan bir adam görüyorsunuz. Ölmüş olması olasıdır. Haifçe nefes alıp almadığını anlayabilmek için ona çok yaklaşmanız gerekir.
Bu yolun ikinci özelliği işlek bir yol oluşudur. Yorgun ve aç olan kâhin evine ve ailesine kavuşmak istiyordu. Yolda ilerlerken ilk işareti – belki akbabaları – gördü. Ölü biriyle tema edemeyeceğini biliyordu (Levililer 27:1-3). Yasa açıktı: Kâhin için temizlik onun gündelik işidir. O ölüye bir an bile değse geri dönüp, dağı çıkıp tapınakta kendisini temizlemesi gerekirdi. Ayrıca bu bir tuzak da olabilirdi. Soyguncular bu yolla insanları tuzağa düşürebiliyorlardı. Yani bu adamın yürümeye devam etmek için her türlü bahanesi vardı. Ancak yerde yatan adam ölü değildi ve bunu ona yaklaşmadan anlaması mümkün değildi. Onu kim suçlayabilir?
Kâhinden sonra Levili geliyor. O da tapınakta görevliydi. Tapınaktaki başka işlerde meşguldü. Onun da aynı şekilde yerde yatan adamın yanından geçip gitmek için her türlü nedeni vardı. Onu kim suçlayabilir?
İşte İsa bu yasal sorunu kullanarak bir tezat oluşturdu. Yerdeki bu adamın yardıma, acil yardıma ihtiyacı vardı. Ancak kâhin ve Levili sevgi sorumluluklarını yerine getirmekten kaçındılar. Kâhin ve Levili Kutsal Kitap’ın kendilerine mazeret sağladığını düşündüler.
Bizler de aynı şeyi yapabiliriz. “Bu bizim önceliğimiz değil. İşim var, incil çalışması yöneteceğim, gitmeliyim” diyebiliriz. Hiç birimiz kâhin ve Levili gibi olmak istemiyoruz ama çoğu zaman onlar gibi yapıyoruz.
İsa’nın örnek olarak vereceği üçüncü kişiyi tahmin etmek gerekirse insanların beklediği sıradan bir Yahudi olurdu. İsa bu beklentiye göre hareket etse çok popüler olabilirdi ama öyle yapmadı. Sanki İsa herkesi rahatsız etmek istiyordu. O zamanlar Yahudiler, Samiriyeliler’i çok aşağılık insanlar olarak görürlerdi.
Samiriyeli ona gerçekten engelsiz ve sınırsız bir sevgi verdi. Dinine, ırkına bakmadan verdiği bir sevgi…Bizim aramızda böyle bir sevgi var mı? Toplumun dışladığı kişilere karşı bile duyduğumuz bir sevgi var mı? Bu Samiriyeli düşünmedi, sadece hissediyordu. “Bu adam ölüyor, nasıl ona yardım etmem!” diyerek harekete geçti. Yaralarına bakım yaparak onu bir hana götürdü. İki aylık kiraya eşdeğer bir para vermekle kalmayıp kalan borcunu da ödeyeceğini taahhüt etti.
İsa “komşum kim?” sorusuna yanıt vermiyor; “kim komşu gibi davrandı?” sorusuna cevap veriyor. Yasa uzmanı cevap olarak “Samiriyeli” bile demiyor, “merhamet eden” diyor. İsa’nın verdiği cevap anlaşılır olmakla beraber kabul edilmesi çok zordur. İsa sonunda sonsuz yaşam için “git ve aynısını yap” diyerek bitirdi.
Ancak bu imkânsız bir sevgidir. Kim düşmanını sevebilir? Kim bunu doğru dürüst yapabilir? Kimse öyle sevemez; bu adeta gerçek dışıdır ama … böyle sevebilecek biri vardır, o da İsa’dır. Mazeretsiz, sınırsız bir sevgiyle sever. Biz kaybolmuştuk, böyle sevemezdik. İşte burada aslında kendimizi kurtarmanın imkânsızlığını görüyoruz. Aynı zamanda Rab’de sahip olduğumuz mucizeyi…
Öyleyse bu hikâyeyi okuyup “nasılsa yapamayız” diye kenara çekilen kişilerden mi olalım? “Git ve sen de öyle yap” buyruğu hâlâ geçerlidir. Kutsal Yasa uzmanından farklı olarak Mesih’e iman eden bizler Rab’bin bize verdiği güçle, Rab gibi sevebiliriz. Bizler Mesih tarafından seviliyoruz, öyleyse biz de O’nun verdiği güçle gidip başkalarına sevgi göstermeliyiz.
Dirisu Kilisesi – Misafir Vaaiz
Mark Meynell