Kardeşlerin Birliği

7 Ekim 2012

Merhaba sevgili kardeşler. Burada olmak benim için bir onurdur. Bugün de Rab’bin varlığı aramızdadır ve bu harika bir şeydir! İşte biz o Rab’de tek beden olduk. Rab’bin sofrasının anlamı da budur sadece Rab’le değil birbirimizle de bir oluyoruz.

Bugün ben de birlik konusunu işlemek istiyorum. Mezmur 133’e bakalım.

Mezmur 133
Ne iyi, ne güzeldir, Birlik içinde kardeşçe yaşamak! Başa sürülen değerli yağ gibi, Sakaldan, Harun’un sakalından Kaftanının yakasına dek inen yağ gibi. Hermon Dağı’na yağan çiy Siyon dağlarına yağıyor sanki. Çünkü RAB orada bereketi, Sonsuz yaşamı buyurdu.

Bu ilahileri hacılar tapınağa çıkarken söylerlerdi diye inanıyoruz. Bazıları da bu ilahilerin merdivenlerden çıkarken söylendiğine inanır. İkisi de aynı şeydir. Bu ilahiler Mezmur 122’den 133’e kadar sürer. Bu mezmurun konusu birlikte yaşamak ve birlikte yaşamanın ne kadar değerli olduğudur.

Bunu hatırlamamız için beş kelime yeterlidir:

1) Yetki: Bu mezmurlar Kral Davut tarafından yazılmıştır. Ruhsal yetkiyi tanımazsak asla birlik olamayız. Kilisedeki sorunlardan biri de birçok kişinin yetki sahibi olduğunu düşünmesidir. Herkes yetki altında olmalıdır. Yetki sahibi olabilmek için yetki altında olmalıyız.

2) Uyumluluk: Yaşam bir yolculuktur ve nereye varacağımız birlikte olduğumuz insanlara bağlıdır. Bana arkadaşını göster, sana geleceğini söyleyeyim.

3) Tavır, tutum: Tutum, taşıdığımız bir ruhtur. İyi ve kötü tutumlar vardır. Herkesin bir tutumu vardır. İnsanlar kendilerine benzer tutuma sahip kişiere doğru çekilirler. Sahip olduğumuz tutum Tanrı’da ne kadar yükseleceğimizi belirler.

4) Meshediliş: 2. ayette tanımlanan budur. Başa sürülen değerli yağ gibi… birliktelik meshediliş gibidir. Meshediliş de Kutsal Ruh’un varlığını gösterir.

Samuel 16:30
Samuel yağ boynuzunu alıp kardeşlerinin önünde çocuğu meshetti. O günden başlayarak RAB’bin Ruhu Davut’un üzerine güçlü bir biçimde indi. Bundan sonra Samuel kalkıp Rama’ya döndü.

Burada Samuel Davut’u meshediyor. O andan itibaren Tanrı’nın Ruh’u ona geldi. Mezmur 133’te geçen, yağın baştan sakala inişi ifadesi meshedilişin olgunluğun işareti olduğunu anlatır. Genç erkekler asla sakal bırakmazlar sadece yaşlılar bırakır. Onur yukarı doğru gider meshediliş aşağıya doğru iner. Biz Tanrı’yı meshedemeyiz ama o bizi meshedebilir.

5) Atmosfer: Bu üçüncü ayette söz edilen şeydir. Çiy gibidir. Çiy nemdir, sudur ama yağmur değildir. Çiyi yüzünüzde hissedersiniz ama göremezsiniz. Yine, çiy de aşağı iner. Çiy, çiçeklerin üzerinde birikmeden görünmez. Aslında lütuf da böyledir, aşağı doğru iner.

Çiy yağmur değildir. Yağmur her şeyi yıkar götürür. Çiy naziktir, yaşam getirir. Türkiye’nin gökten gelen çiye, Tanrı’nın varlığının atmosferine ihtiyacı vardır. Bu nereden gelir? Birliktelikten gelir.

Peru, Lima’da yağmur üç-beş senede bir yağar. Buna rağmen yeşillik doludur. Çünkü her sabah çiy düşer, bu da okyanustan ve nehirden gelen nemdir…

Tek ihtiyacımız olan Cennet’in çiyidir. Yağmura ihtiyacımız yoktur. Tanrı’yı tecrübe edip de değişmememiz imkânsızdır. Hristiyanlar olarak nereye gidersek gidelim Tanrı’nın atmosferini beraberimizde taşımalıyız.

Dirisu Kilisesi – Misafir Vaiz

Dale Yerton

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın