Dünyanın Günahını Kaldıran Tanrı Kuzusu

30 Mart 2014

Yuhanna 1:35-36
Ertesi gün Yahya yine öğrencilerinden ikisiyle birlikteydi. Oradan geçen İsa’ya bakarak, “İşte Tanrı Kuzusu!” dedi.

Yahya bunu kendiliğinden söylemedi. Tanrı ona “Ruh’un kimin üzerine inip durduğunu görürsen, Kutsal Ruh’la vaftiz eden O’dur” demişti.

Matta 27: 45-47
Öğleyin on ikiden üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü. Saat üçe doğru İsa yüksek sesle, “Eli, Eli, lema şevaktani?” yani, “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?” diye bağırdı. Orada duranlardan bazıları bunu işitince, “Bu adam İlyas’ı çağırıyor” dediler.

Yaşam veren İsa üç yılın sonunda, körlerin gözlerini açtıktan, hastalara şifalar verdikten, cinleri çıkardıktan, beş bin kişiyi doyurduktan sonra, Baba’nın kudretiyle dolu olan İsa Mesih işte, çarmıhta etkisiz bir durumdaydı. Başına alay edilircesine dikenli taç konmuş, elleri ve ayakları çivilenmişti. Rab orada terk edilmişliği tam olarak yaşadı. “Eğer sen Mesih’sen in aşağı da görelim” dediler. Onunla alay ettiler. Susayınca sirke verdiler. En sonunda acıyla “baba beni neden terk ettin” dedi. Bütün bunlar O’nunla ilgili yazılanlar yerine gelsin diye oldu. Aslında orada terk edilen Oğul değildi. Bizlerdik. Çünkü bizim günahlarımız ona yüklenmişti. Tanrının kutsalı olan İsa’da biz kutsallaşalım diye değiş tokuş yapıldı.

Çarmıhta İsa Tanrım, Tanrım beni beni neden terk ettin diye bağırmıştı.

O zaman İsa’nın bu sözlerini oradaki insanlar anlamadırlar anlamadılar bugün de böyledir. Ancak Tanrı’dan yeniden doğan kişi bunu anlar. O’nun yaptıklarını anlayabilmemiz için önce çarmıhtaki İsa’yla yerlerimizi değiş tokuş etmemiz gerek.

İsa bedenin günlerinde bir an olsun babasından ayrı yaşamamıştı. Ancak günahın bir bedeli vardı. Ya dünya kurtulacak ya da İsa acı çekmeyecekti. Ya Tanrı halkı Tanrı’yla barışacak ya da İsa acı çekmeyecekti. O acı çekmeyi göze aldı… Ama şimdi İsa adeta günahlarımız yüzünden terk edilmişlik hapsine kapatılmıştı.

Kuzu kendini feda ettikten sonra Tanrı’nın yüzünü bizden ayıran perde de yırtıldı. Günah bizi Tanrı’dan ayıran ne büyük bir engeldir. O kadar büyük bir engeldir ki Tanrı’nın bizi kurtarması için oğlunu feda etmesi gerekmiştir.

O günlerde insanların anlayamadıklarını Yeşaya İsa’dan çok önce şöyle bildirmişti.

Yeşaya 53:4-11
Aslında hastalıklarımızı o üstlendi, Acılarımızı o yüklendi. Bizse Tanrı tarafından cezalandırıldığını, Vurulup ezildiğini sandık. Oysa, bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi, Bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti. Esenliğimiz için gerekli olan ceza Ona verildi. Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk. Hepimiz koyun gibi yoldan sapmıştık, Her birimiz kendi yoluna döndü. Yine de RAB hepimizin cezasını ona yükledi. O baskı görüp eziyet çektiyse de Ağzını açmadı. Kesime götürülen kuzu gibi, Kırkıcıların önünde sessizce duran koyun gibi Açmadı ağzını. Acımasızca yargılanıp ölüme götürüldü. Halkımın isyanı ve hak ettiği ceza yüzünden Yaşayanlar diyarından atıldı. Onun kuşağından bunu düşünen oldu mu? Şiddete başvurmadığı, Ağzından hileli söz çıkmadığı halde, Ona kötülerin yanında bir mezar verildi, Ama öldüğünde zenginin yanındaydı. Ne var ki, RAB onun ezilmesini uygun gördü, Acı çekmesini istedi. Canını suç sunusu olarak sunarsa Soyundan gelenleri görecek ve günleri uzayacak. RAB’bin istemi onun aracılığıyla gerçekleşecek. Canını feda ettiği için Gördükleriyle hoşnut olacak. RAB’bin doğru kulu, kendisini kabul eden birçoklarını aklayacak. Çünkü onların suçlarını o üstlendi.

Görüldüğü gibi bunlar Tanrı’nın planına göre olması gereken eylemlerdi. Hiçbir şey kendiliğinden olmadı. Oysa oradakiler hiçbir şey bilmeden “hadi kendini kurtar” diyorlardı. İsa kendini kurtarsaydı bugün Tanrı’nın çocukları olamazdık.

Mat 27 :38-44
İsa’yla birlikte, biri sağında öbürü solunda olmak üzere iki haydut da çarmıha gerildi. Oradan geçenler başlarını sallayıp İsa’ya sövüyor, “Hani sen tapınağı yıkıp üç günde yeniden kuracaktın? Haydi, kurtar kendini! Tanrı’nın Oğlu’ysan çarmıhtan in!” diyorlardı. Başkâhinler, din bilginleri ve ileri gelenler de aynı şekilde O’nunla alay ederek, “Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor” diyorlardı. “İsrail’in Kralı imiş! Şimdi çarmıhtan aşağı insin de O’na iman edelim. Tanrı’ya güveniyordu; Tanrı O’nu seviyorsa, kurtarsın bakalım! Çünkü, ‘Ben Tanrı’nın Oğlu’yum’ demişti.” İsa’yla birlikte çarmıha gerilen haydutlar da O’na aynı şekilde hakaret ettiler.

Yeşaya’nın dediği gibi kurtardığı kişileri cennette görecekti. Onun bu kurbanı bizim içindir. Ondan başka kimse bu günahı kaldıramazdı. Tanrı bir şey yapıyordu. Adem’den İsa’ya kadar Tanrı Ruhu’nu insanların içine vermemişti ama bundan sonra Tanrı söz verdiği gibi bizimle birlikte yaşamak üzere Ruhu’nu bize verdi. Bugün İsa Mesih’e iman ettiğimizde Tanrı’nın Ruhu üzerimize gelir ve hastalıklarımız, suçlarımız, günahlarımız, günahlarımızın getirdiği lanet ve acı bizden alınır. Tanrı bütün bunlardan özgür olmamız için bütün hepsini İsa’ya yükledi. Kutsal Ruh’la bizi bol bol bereketlemek istiyor. O’nunla sevinmemizi, umutsuzluğumuz gitmesini ve yerine Mesih’le olan zengin umudun gelmesini istiyor. Kulken O’nun evladı olmamızı istiyor. İşte Oğul’un terkedilişi bizim yaşamımızda olan bütün bu olumsuz şeyler yüzündendi. Tanrı’nın Ruhu bizim bırakılmışlığımız kabul edilmişliğe dönüyor. Tanrı bizi Kutsal Ruh’la vaftiz etmek yani Kutsal Ruh’a a batırmak istiyor.

Kolay bir dünyada yaşamıyoruz. Bu travmalardan bizi ancak Tanrı Ruhu kurtarır. Dünya insanı bizi herşey den çok sevse bile zayıftır. Oysa Tanrı ruhumuza dokunarak bizi değiştirme gücüne sahiptir.

Size eski antlaşmada yaşanmış bir hikayeden örnek vermek istiyorum.

2. Krallar 6:3-7
Peygamberlerden biri, “Lütfen kullarınla birlikte sen de gel” dedi. Elişa, “Olur, gelirim” diye karşılık verdi ve onlarla birlikte gitti. Şeria Irmağı kıyısına varınca ağaç kesmeye başladılar. Biri ağaç keserken balta demirini suya düşürdü. “Eyvah, efendim! Onu ödünç almıştım” diye bağırdı. Tanrı adamı, “Nereye düştü?” diye sordu. Adam ona demirin düştüğü yeri gösterdi. Elişa bir dal kesip oraya atınca, balta demiri su yüzüne çıktı. Elişa, “Al onu!” dedi. Adam elini uzatıp balta demirini aldı.

İşte Mesih’in çarmıhı budur. Biz de balta demiri gibi diplere batmıştık ama O’nun çarmıha gerilip dirirmesi bizi dipten çıkardı. Bütün dünyaya kefaret etti. O’nu Kurtarıcısı olarak kabul edenler günahlarının bağışına ve onun kutsallığına kavuşacaklar. Bu bir lütuftur.

Yuhanna 1:16
Nitekim hepimiz O’nun doluluğundan lütuf üzerine lütuf aldık.

İşte bu yüzden İsa senin dostundur. O gerçek çobanındır. Kurt geldiğinde ücretli çoban kaçar, canını kurtarır. Gerçek çoban ise ona karşı durur. Mesih yargıdan kaçmadı. Bunu senin için yaptı. Arkadan gelen insanları düşündü. “Baba senin isteğin olsun” dedi ve yargıya razı oldu. İsa sizi yeni yaratılış yapar, yaşamınıza yama yapmaz.

Cennete gittiğimizde Baba’nın yüzünü görebileceğiz. Sonsuza dek İsa’yla birlikte yaşayacağız. Bütün acılarımız teselli edilecek. Mesih size bir yer hazırlamaya gitti. Günahlarımızdan kurtulmakla kalmadık, Mesih’in kardeşleri olduk. Lütuf üstüne lütuf aldık…

İsa bize bu fedakârlığı yaptıysa, günah engelini kendi canı pahasına, Babası’yla kısa bir zaman ayrılma pahasına bize sonsuz yaşam fırsatı verdiyse dünyanın aldatıcı öğretilerini bırakın Kutsal Kitap’a bakın. Tanrı bizim için daha ne yapsın. Rab hepimizi bereketlesin Kutsal Ruh ile yenilesin.

Dirisu Kilisesi

Bedri Peker

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın