Ölülere Değil Diri Olana İnanalım
10 Mart 2013
Bugün İsa Mesih’in varlığı aramızdadır. Rab herbirimizi bereketlesin ve O’nun tazeliği herbirimizin yaşamına aksın, sevgili kardeşler.
Bizim kurtarıcımız diridir. Nereden biliyoruz? Çünkü O ölümü yendi, dirildi ve göğe gitti. Kendisini çağıranların hepsine lütuf ve bereket vermek için yüreği zengindir. Bugün Tanrı, İsa’nın adıyla kendisine yaklaşan herkesi kendi yüceliği ve amacı için bereketler. Yeter ki saf yürekle Tanrı’ya gelsin ve kurtuluş arasın. Bugün Kutsal Ruh hepimizin üzerinde egemen olsun. Bizi burada Rab’bin varlığı yönetsin.
Sorunlarımız olduğunda, hastalandığımızda derdimize bir çare ararız. Hastaysak iyileşmek için doktora gider ondan öğüt alırız, ilaç kulanırız. İnsanlar daima baş edemedikleri sorunlarını çözmek için çare arar, manevi bir güce ihtiyaç duyarlar. Ancak bu gücün ne olduğunu farketmezler. Biz de Mesihi tanımadan önce öyleydik. Bazen televizyonda görüyoruz. Özellikle dinî günlerde insanlar mezarlara, yatırlara giderler. Hatta büyük ağaçlara bez bağlayarak oradan bir bereket almayı, muratlarının yerine gelmesini umarlar. Ölen insan aziz dahi olsa onun mezarına gidip yardım dilemek bilmeden Tanrıya karşı gelmek demektir.Ne var ki bu insanların bir kısmı aslında kendilerine bir yol gösteren olmadığı için bu yola başvururlar. Bazı insanlara bunun doğru bir davranış olmadığını söylediğimiz halde körü körüne bu adetlerden kopmak istemezler. Ben küçükken görürdüm annem de yatırlara gider, manevi yardım ister dua ederdi. Gerçek Tanrı’nın adresini bilmeyen insanlar böyle yapar.
Ama Kutsal Kitap’tan okuyoruzki İsa Mesih geldiği zaman O’na Tanrı’ya giden yolu sordular, “Tanrı’ya giden yol benim” dedi. Hayatı sordular, “Hayat da benim” dedi. Gerçek nedir diye sordular “Gerçeğin ta kendisiyim” dedi. Tanrı’ya şükrolsun. Tanrı gerçeğini, hayatı ve yolu bize açıkladı. Bunu gözlerden uzak bir şekilde yapmadı. İsa açıkca evlerde, köylerde, kasabalarda şehirlerde gezerek Tanrı’nın yaşam olduğunu ve o yaşamı kendisi aracılığıyla insanlara bol bol verdiğini ilan etti.
İsa nereye gittiyse orada yaşam oldu. İsadan önceki çağlarda Tanrı’nın mucizeleri belli zamanlarda, belli peygamberler aracılığıyla işliyordu ama Tanrı’nın şöyle bir vaadi vardı: gün gelecek Tanrı halkını ziyaret edecekti, halkının arasına gelecekti, halkına dokunacaktı, halkıyla yüzyüze konuşacaktı, “İmanuel” yani Tanrı aramızda diye ilan edilecekti. İsa geldiğinde halk arasında O’nun değerini bilenler onu yüceltti “Şimdi bize kerem eyle ya Rab, İmanuel olan Tanrı, sana yücelik olsun! Diye Onu yüceltenler olduğu gibi Onun değerini bilmeyip Onu carmıha gerin diyenler ve hakaret edenlerde oldu. Şimdi O’nun değerini bilen bir kişiden bahsetmek istiyorum.Bu bir Romalı yüzbaşıydı. Yerinden okuyalım:
Luka 7:1-10
İsa, kendisini dinleyen halka bütün bu sözleri söyledikten sonra Kefarnahum’a gitti. Orada bir yüzbaşının çok değer verdiği kölesi ölüm döşeğinde hasta yatıyordu. İsa’yla ilgili haberleri duyan yüzbaşı, gelip kölesini iyileştirmesini rica etmek üzere O’na Yahudiler’in bazı ileri gelenlerini gönderdi. Bunlar İsa’nın yanına gelince içten bir yalvarışla O’na şöyle dediler: “Bu adam senin yardımına layıktır. Çünkü ulusumuzu seviyor. Havramızı yaptıran da kendisidir.” İsa onlarla birlikte yola çıktı. Eve yaklaştığı sırada, yüzbaşı bazı dostlarını yollayıp O’na şu haberi gönderdi: “Ya Rab, zahmet etme; evime girmene layık değilim. Bu yüzden yanına gelmeye de kendimi layık görmedim. Sen yeter ki bir söz söyle, uşağım iyileşir. Ben de buyruk altında bir görevliyim, benim de buyruğumda askerlerim var. Birine, ‘Git’ derim, gider; ötekine, ‘Gel’ derim, gelir; köleme, ‘Şunu yap’ derim, yapar.”Bu sözleri duyan İsa yüzbaşıya hayran kaldı. Ardından gelen kalabalığa dönerek, “Size şunu söyleyeyim” dedi, “İsrail’de bile böyle iman görmedim.”Gönderilenler eve döndüklerinde köleyi iyileşmiş buldular.
Görüyoruz ki İsa Mesih hizmete, Tanrı’nın lütfunu ve bereketini ilan etmeye başladığı zaman İsrail soyundan olmayan fakat yürekten Tanrıya inanan bu yüzbaşı İsa’yla ilgili pek çok şey duymuştu.
Matta 4:24
Ünü bütün Suriye’ye yayılmıştı. Türlü hastalıklara yakalanmış bütün hastaları, acı çekenleri, cinlileri, saralıları, felçlileri O’na getirdiler; hepsini iyileştirdi.
Yüzbaşı dağdaki vaazı, Kutsal sözleri de işitmişti. İşte Tanrı halkından olmayan bu adam İsa’ya haber gönderdi çünkü çok sevdiği bir hizmetkârı ölüm döşeğinde hastaydı. Sanırım beyin kanaması geçirmişti çünkü Kutsal Kitap’ta felç geçirdiğini söylüyor. O dönemde bu hastalığın hiçbir çaresi yoktu tek çare İsa’ydı. O’na neden kendisi gitmedi de başka birilerini gönderdi? İlk okuduğumuzda sanki bir itimas ister durumu var gibi geliyor. Ancak sonraki ayetlerde kendisini İsa’nın yanına gitmeye layık görmediğini görüyoruz. İsa’yı yetki sahibi, büyük bir zat olarak gördü. Ülkemizde İsa Mesih’i sıradan bir peygamber olarak göstermek, olduğundan küçük olarak göstermek için her yolu denerler. Çünkü şifa almak, hayat almak istemiyorlar, günahlarından kurtulmak istemiyorlar. Yüzbaşı İsa’yı böyle görmedi. “Bu kadar kutsal bir zat nasıl olur da evime gelir” diye düşündü.
Daha sonra yüzbaşının İsa’yla yüz yüze karşılaştığını görüyoruz. “Ya Rab, senin yetkin var! Bir söz söylersen benim hizmetkârım şimdi iyileşecek” dedi. İsa’nın yetkisini o kadar iyi kavradı ki dua etmesine, el koymasına gerek kalmadan hizmetkârını iyileştirebileceğini biliyordu. İsa bile “bu adam gibi iman eden görmedim” dedi. Daha sonra hasta olan o hizmetkârın şifa bulmuş olduğunu gördüler.
İşte sevgili kardeşler, bizim iman ettiğimiz İsa budur. Bu İsa şimdi yaşamaktadır, Tanrı’nın sağındadır ve bizler için şefaat etmektedir. Rab yüreğimizdeki imansızlık zırhını kırsın, biz de bu yüzbaşı gibi İsa’nın gücünün sınırsızlığını, yetkisinin mükemeliyetini bilelim. “Ya Rab sen benim önderimsin, sen beni bırakmazsın, sen beni bereketlersin” diyelim. İmansızlık düşüncesi kırılsın. İsa’nın yaşam veren gücü bugün de hayatlara dokunarak yaşam vermektedir, günah bağışlamaktadır, amin.
Çarmıh üzerinde döktüğü kanla insan yüreğindeki günahı yıkar. Dünyadaki hiçbir şey insan günahını yıkayamaz ama İsa’ya iman ettiğimizde günahlarımızın bağışının sevincini yaşarız, ruhumuz özgür olur.
Özellikle daha bundan haberi olmayanlara söylüyorum, O bizi kutsal kılmak için yeterli olan yegâne kurtarıcıdır. Bu ülkede, insanları kurtaracak yegâne ismin İsa Mesih olduğu açıkça belli olsunkardeşler. Bu bizim tanıklıklarımızla, hayatımızda işleyen İsa’yı anlatmamızla mümkün olacaktır. O yüzden, Tanrı’nın önünde duralım ve “Ya Rab, senin mabetinim, beni Kutsal Ruh’unla bereketle. Ben toprak bir kabım ama içime sen geldiğin zaman hazine taşıyan bir kap olacağım” diyelim. O sizi şerefli kap olarak kullanacaktır.
Bazen de Tanrı şifa vermeden önce yüreğimizin kırılmasını, O’na iyice yaklaşmamızı bekler. Kırık yürekleri Rab hor görmez. Gururlu yüreğe ise Rab, yargılamak için dokunacaktır. Hayatın zorlukları bazen bizi kırar öyle ki Rab’bin bereketlerinin değerini bilelim. Kırılmayan yürek Tanrı’ya karşı gelir ama kırılan yürek “Rab yücesin” der. Yüreğimiz Rab’bin önünde ezik olsun. Ondan sonra Rab’bin mucizeleri hayatımızda görünecektir.
İsa Mesih’e geldiklerinde şifa aldıklarına dair bir çok kardeşin tanıklıkları var.İslamiyet’ten Mesih’e gelen bir çok tanıklık duydum. Bunlar büyük sorunları olan insanlardı. İsa Mesih’e geldiklerine yaşamları devrim geçirerek değişti ve İsa’nın gerçek tanıkları oldular. Hayatlarını Rab’bin işine verdiler. Mesih hiçbir zaman kendisini tanıksız bırakmadı. O tanıklardan biri siz olun, Rab sizi kullansın.
Ölü bir insan bize nasıl hayat verebilir? Ama diri olan Tanrı Oğlu’nda hayat vardır. Yaşamınız İsa’daysa gerçektesiniz, yaşamdasınız ve doğru yoldasınız demektir. Rab bize merhamet ederek bir araya topluyor, merhamet ederek dualarımıza yanıt veriyor çünkü hayatlarımızın değişmesini istiyor. Kutsal Ruh vasıtasıyla İsa’nın benzeyişinde değiştiriliyoruz. Tanrı’nın bizdeki amacı budur. Kutsal Ruh bizi Baba’ya itaat etmeye yönlendirir çünkü Baba’yı hoşnut etmeyen acı çeker. Kutsal Ruh bizi yargılamak için gelmedi; yardımcı olmak, yol göstermek için geldi. Baba bize baktığında Oğlu İsa’ya baktığı gibi bakar çünkü İsa’nın Ruh’u içinizdedir. İsa’da olan kişi otomatik olarak Baba tarafından sevilir ve ebedi yaşamla onurlandırılır.
İsa’ın ağzından çıkan sözler Ruh ve yaşamdır. İsa bir söz söylediği anda yaşam veren Ruh harekete geçer ve Tanrı’nın muradını yerine getirir. Bununla ilgili birkaç ayete bakalım.
Yuhanna 6:63
Yaşam veren Ruh’tur. Beden bir yarar sağlamaz. Sizlere söylediğim sözler ruhtur, yaşamdır.
Matta 8:16
Akşam olunca birçok cinliyi kendisine getirdiler. İsa onlardaki kötü ruhları tek sözle kovdu, hastaların hepsini iyileştirdi.
Yuhanna 5:24
“Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir.
İsa’nın sözü Tanrı’nın senedidir. İsa Mesih’e iman ettiğimiz zaman ölümden yaşama geçeriz. İsa ölümde kalmayalım, kurtulalım diye çarmıhta ölmüş sonra da dirilmiştir. İsa bu sözleri, yapacağı bu eylemleri düşünerek söylemiştir.
Matta 28:18
İsa yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi: “Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi.
Demek ki artık sağda solda çare, şifa aramamıza gerek yoktur… Böyle yaparsak acı çekeriz. Yolu bulamayız sonsuzca kayboluruz.
Markos 4:39-41 İsa kalkıp rüzgarı azarladı, göle, “Sus, sakin ol!” dedi. Rüzgar dindi, ortalık sütliman oldu.İsa öğrencilerine, “Neden korkuyorsunuz? Hâlâ imanınız yok mu?” dedi.Onlar ise büyük korku içinde birbirlerine, “Bu adam kim ki, rüzgar da göl de O’nun sözünü dinliyor?” dediler.
İsa hayatımızdaki fırtınaları bilir, her zaman bizi gözetir. Bu fırtına zamanında merak etme ben senin yanındayım der. Fırtına zamanında etrafa değil Mesih’e bakalım. İsa Baba’nın ağzından çıkan söz, güçtür. Baba’nın muradını yapan, yaratan güçtür. İşte Rab’bimiz, iman ettiğimiz bu İsa’dır. Zayıflıkla haça gerildi, kudretle dirildi ve Kral olarak gelecek. O’nun egemenliğinde olanlara ne mutlu. İsa geldiği zaman dünyadaki bütün yetkiler ortadan kalkacak. Tek yetki tek Kral olacak.
İsa tamamen özgür kılar. Ben günde iki paket sigara içerdim. Sabah ağzımda sigarayla uyanırdım. İçimdeki sıkıntı gitsin diye doktorlara gitim cebimde de her zaman uyku hapları vardı. Hacı hocaları gezdiğim halde hiçbir yerde şifa bulamadım. Sonra İncildeki İsanın haberini işittim “O’na dua et şifa alırsın dediler”. Ben de O’nun adıyla dua ettim. İçimden büyük bir sevinç akmaya başladı. Uyku hapları kullanmaya son verdim. Sigarayı İsa’nın adıyla kırdım nikotin maddesi kanımda kalmadı ve bir daha içmedim. Bende cevremdeki arkadaşlarımda bu duruma şaşırdık Tanrı insanla bu kadar ilgilenirmi diye. Dünyada gerçek sevinç yoktur, olanların hepsi geçicidir, deniz suyu gibi tuzlu ve acıdır, üstelik pahalıdır. Ama İsa hayatı ve esenliği karşılıksız veriyor. “Sıkıntınız da olsa, insanlar bize iftira da atsalar, ekonomik sıkıntılar da yaşasak İsa’nın bereketi üzerimizden kalkmayacaktır. Güzel bir yol bulduk onda devam edelim.
Rab İsa Mesihin verdiği esenlik sizinle olsun sevgili kardeşler.
Dirisu Kilisesi
Bedri Peker
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!