RAB Korkusudur Bilginin Temeli

22 Aralık 2013

Sevgili kardeşler,

Mesih iman etmiş olan bizlerin amacı Tanrı’ya daha yaklaşmak ve O’nunla birlikte hareket etmek olmalı. Eğer amacımızı böyle belirlersek, bu amaca yönelik çalışır ve buna uygun bir ruh tutumunu yakalamaya gayret ederiz. Ama eğer amacımız bu olmazsa, tehlikeli sulara gireriz. Bizim için iki durum söz konusu..Tanrı’ya sürekli yaklaşan bir pozisyon ya da uzaklaşan bir pozisyon. Biz hangisini isteriz?

O zaman bugün Tanrı’ya yakın olmak için çok gerekli bir tutum hakkında paylaşmak istiyorum. Rab korkusu..Ve Rab korkusunda Tanrı sözünde çokça söz edilir. Tanrı korkusuyla ilgili pek çok ayeti vereceğim. Ama temel ayetler olarak Kutsal Kitap’ta şöyle yazıyor:

Özdeyişler 1:7
“RAB korkusudur bilginin temeli.”

Özdeyişler 2:3-5
“Evet, aklı çağırır, Ona gönülden seslenirsen, Gümüş ararcasına onu ararsan, Onu ararsan define arar gibi RAB korkusunu anlar Ve Tanrı’yı yakından tanırsın.

Bilginin ve bilgeliğin temeli Rab korkusudur ve Süleyman’ın özdeyişinde belirttiği gibi Rab korkusu ile Tanrı’yı yakından tanımak demek ki birbirine bağlı şeylerdir. Rab’be bağımlı yaşamak isteyen ve buna ihtiyaç duyan kişiler için vazgeçilmez bir tutumdur. Tanrı’dan korkan kişi yaşayışına dikkat ederek günahtan kaçmak ister. Günahtan ve kötülükten kaçmak Tanrı’ya yaklaşmak demektir. Diğer taraftan Rab’den korkmayan insanlar Tanrı bilgisinden yoksun olarak yaşıyor ve bunun sonucu olarak sürekli hayatlarında günah üretiyorlar.

Tanrı hakkında başlangıçtan beri var olan ve asla değişmeyen bir gerçek vardır.

Mezmurlar 89: 5-7
“Ya RAB, gökler över harikalarını, Kutsallar topluluğunda övülür sadakatin. Çünkü göklerde RAB’be kim eş koşulur? Kim benzer RAB’be ilahi varlıklar arasında? Kutsallar topluluğunda Tanrı korku uyandırır, Çevresindekilerin hepsinden ulu ve müthiştir.

Eski Türkçe çevirisinde çevresinde olanların hepsinden korkunçtur! Diyor.

Tanrı kutsallar topluluğunda korku uyandırır..Çünkü O en kutsaldır..Ondan daha kutsal, daha kusursuz ve daha yaklaşılmaz bir varlık yoktur. Kutsallar topluluğunda Tanrı korku uyandırır..Bu çok önemli..Günahkarlar topluluğunda Tanrı korku uyandırmaz..Bu her zaman böyle olacaktır, Tanrı’nın varlığı Tanrı’nın kendisine korku içeren bir saygının gösterildiği yerde parlar. Tanrı kendisine en yüce, onuru, değeri ve saygının gösterildiği yerde konutu kurar. Tanrı’nın korkunçluğu bize ne anlatıyor, O’nun kusursuz kutsallıkta olduğunu, günahtan ve günahlı işlerden nefret ettiğini belirtir. Eyüp 4. bölümde Tanrı’nın meleklerinde bile hata bulduğunu söylüyor. Hiçbir varlık Tanrı’nın kutsallığı karşısında üstün değildir ve bu durum tüm yaratıklarında korku uyandırır.

Tanrı’ya yaklaşmak daima Tanrı’yı her şeyden çok seven ve O’ndan korkan bir yürekte başlar. Bize ibret ve uyarı olsun diye Kutsal Kitap’ta Tanrı’dan korkmayan bazı kişilerden söz edilir. Bunlar arasında en önemli örnekler harun’un iki oğlu Nadav’la Avihu’ydu. ..Bizim bu örnekleri iyi okuyup hatırlamamız gerekiyor ki bizde Rab korkusu uyansın.

Tanrı, buyruk vererek kahinlik etmeleri için İsrailoğulları arasında Musa’nın ağabeyi Harun’un dört oğlu seçiliyor. Bu adamlar Rab’be hizmet etmek ve insanlar adına gedikte durmak amacıyla ayrılmış ve eğitilmişlerdir. O’nun huzuruna yaklaşmak için Yetkilendirilmişlerdi. Bu amaçla kutsandılar ancak sonra bu seçilenlerden ikisinin ne yaptıklarını okuyoruz:

Levililer 10:1
“Harun’un oğulları Nadav’la Avihu buhurdanlarını alıp içlerine ateş, ateşin üstüne de buhur koydular. RAB’bin buyruklarına aykırı bir ateş sundular”

Aykırı bir ateş sundular derken kutsal olana saygısızlık ederek, onu küçümsedikleri, korkusuzca Tanrı’nın buyruğa karşı bir iş yaptıklarını anlıyoruz. Tanrı’nın kutsal saydığı bir göreve sıradan bir şeymiş gibi davranıp Tanrı’nın talimatına uygun olmayan özensiz bir tutum takındıklarını anlıyoruz. Bunun üzerine ne oldu?

Levililer 10:2-3
“RAB bir ateş gönderdi. Ateş onları yakıp yok etti. RAB’bin huzurunda öldüler. Musa Harun’a şöyle dedi: “RAB demişti ki, ‘Bana hizmet edenler kutsallığıma saygı duyacak Ve halkın tümü beni yüceltecek.” Harun hiçbir şey söylemedi.”

Böylece bu saygısızlıkları hemen orada yargılandı ve kahin oldukları halde bu cezadan muaf tutulmadılar. Kutsal Tanrı’ya sıradan bir varlıkmış gibi yaklaşarak günah işlediler. Musa’nın daha sonra Harun’a söyledikleri sonsuz bir buyruktur: ‘Bana hizmet edenler (yani yaklaşanlar) kutsallığıma saygı duyacak Ve halkın tümü beni yüceltecek.” Halbuki bu iki adam Tanrı’nın kutsallığına saygı göstermediler. Tanrı korkusu olmadan O’na yaklaştılar ve yüreğin bu tür tutumları itaatsizlik üretir..Aslında günahın kökünün Rab korkusu eksikliği olduğunu net olarak anlıyoruz.

Ama bu noktada şunu açıklamak gerekiyor: Tanrı’dan korkmak ile Tanrı’dan dehşete düşmek arasındaki fark vardır. İsrail halkı Tanrı’nın dağı Sina’ya yaklaştıklarında dehşete düştüler. O’nun varlığından çekildiler ve Musa şöyle seslendi:

Çıkış 20:20
“Musa, “Korkmayın!” diye karşılık verdi, “Tanrı sizi denemek için geldi; Tanrı korkusu üzerinizde olsun, günah işlemeyesiniz diye.”

Dikkat edin: Musa hem korkmayın diyor, hem de Tanrı korkusu üzerinizde olsun diyor. Burada bir çelişki mi var? Aslında Musa Tanrı’dan dehşete düşmekle Rab korkusu arasındaki farkı gösteriyordu. Bu iki tutum birbirinden çok farklıdır..Tanrı’dan dehşete kapılmaya değil, Rab’den korkmaya çağrıldık. Çünkü Tanrı’dan dehşete düşen insan, İsrailoğulları’nın yaptığı gibi O’nun huzurundan kaçar, çünkü gizleyeceği şeyler vardır. Tanrı’ya yaklaşmak istemez.

Ama Tanrı kendisinden dehşete düşmemizi istemiyor, O’ndan saygıyla korkmamızı istiyor. Tanrı bize korkaklık ruhu vermedi. Ayrıca Elçi Yuhanna’nın dediği gibi:

1.Yu.4:18
“sevgide korku yoktur. Tersine yetkin sevgi korkuyu siler atar. Çünkü korku işkencedir. Korkan kişi sevgide yetkin kılınmamıştır”

Bu ayetlerde Rab korkusundan bahsedilmiyor, korku ruhundan söz ediliyor…

Diğer taraftan Pavlus, Filipililer 2:12’de “Kurtuluşunuzu saygı ve korkuyla etkim kılın” dedi. Gene İbraniler 12:28-29’da “Böylece sarsılmaz bir egemenliğe kavuştuğumuz için minnettar olalım. Öyle ki, Tanrı’yı hoşnut edecek biçimde saygı ve korkuyla tapınalım. Çünkü Tanrımız yakıp yok eden bir ateştir.” diye yazar.

Ayrıca 1.Petrus 1:16-17’de
“Nitekim şöyle yazılmıştır: “Kutsal olun, çünkü ben kutsalım.” Kimseyi kayırmadan, kişiyi yaptıklarına bakarak yargılayan Tanrı’yı Baba diye çağırdığınıza göre, gurbeti andıran bu dünyadaki zamanınızı Tanrı korkusuyla geçirin.” diyor.

Bu sözleri okuduğumuz zaman Yeni Antlaşma’da biz imanlılar olarak Rab korkusuna teşvik edildiğimizi açıkça görüyoruz, ama bu korku “asla korku ruhuyla” karıştırılmamalı..Eğer bizi Tanrı’dan kaçıran ve uzaklaştıran bir korku varsa, bu ancak Şeytan’dan, korku ruhundan kaynaklanır.

Musa’nın sözlerinde şuna dikkat edelim: “Tanrı sizi denemek için geldi; Tanrı korkusu üzerinizde olsun, günah işlemeyesiniz diye.” Bu ayetten anlıyoruz ki, bizi günah işlemekten alıkoyan şey Tanrı korkusudur.

Gene 2.Korintliler 7:1
“bedeni ve ruhu lekeleyen her şeyden kendimizi arındıralım; Tanrı korkusuyla kutsallıkta yetkinleşelim”

Tanrı’nın kutsallığı bizi Tanrı korkusuna ve Tanrı korkusu bizi günahtan uzağa, itaate ve yetkinliğe götürmelidir.

Sahtekarlıktan ve zinadan ötürü hapse düşmüş ruhsal bir hizmetkarı ziyaret eden biri ona “Rab’bi sevmeyi ne zaman bıraktın?” diye sormuş. Adam “Ben Rab’bi sevmeyi hiçbir zaman bırakmadım” diyince soruyu soran kişi şaşırmış. “Peki o zaman, bütün bu sahtekarlık ve zinaya ne diyeceksin?” demiş. Adam, “Ben Rab’bi sevmeyi hiç bırakmadım, ama O’ndan korkmayı bıraktım. Ve benim gibi milyonlarca Hıristiyan vardır. Bunlar Rab’bi Kurtarıcı olarak seviyorlar, ama O’ndan yüce Rab olarak korkmuyorlar” diye cevap vermiş.

Buradan iyice anlıyoruz ki, Tanrı’yı sevdiğini düşünen birisi aslında O’ndan hiç korkmuyor olabilir…Kendi kendini aldatıyor, sahte bir güvenlik duygusuna sığınıyor olabilir..Halbuki bizi günah işlemekten alıkoyacak olan şey Rab korkusudur. Günah işlemek korkunç bir şeydir ve günah bizi Tanrı’dan uzaklaştırır. Rab’den korkan kişinin Tanrı’dan gizleyecek bir şeyi olmaz, çünkü hayatının Rab’bin önünde açık bir kitap gibi olduğunu bilir. Rab’bin isteklerini her şeyin üstüne koyar. Tanrı’nın buyruğu arkadaşlarından, ailesinden, hatta kendi canından daha ağır basar. Tanrı’nın sözünü dinlemek onun en büyük zevki olur. Kendini inkar edip Tanrı için yaşar. Bu yaşam tarzını Musa’da görmekteyiz. Musa Rab’den korkuyordu, ama İsrail halkı Tanrı’dan dehşete düşüyordu. O yüzden Musa ile Tanrı arasında derin bir yakınlık vardı, ama İsrail halkı Tanrı korkusunda olmadığı için bu yakınlığa ortak olamadı. İsrail halkı Tanrı’dan korkmadı, sadece can korkusuna düştüler..Musa’ya “sen Rab’bin bütün söylediklerini bize anlat. Tanrımızın sesini duyarsak öleceğiz.Bu büyük ateş bizi yakıp yok edecek” dediler.

Sonra Yasanın Tekrarı 5:28-29’da Musa şöyle söylüyor:
“RAB benimle yaptığınız konuşmayı duyunca, şöyle dedi: ‘Bu halkın sana neler söylediğini duydum. Bütün söyledikleri doğrudur. Keşke benden korksalardı ve bütün buyruklarıma uymak için her zaman yürekten istekli olsalardı! O zaman kendilerine ve çocuklarına sürekli iyilik gelirdi.”

Bu yanıt bize ne anlatıyor: İlk olarak kutsal korku olmadan Tanrı’ya yaklaşmak olanaksızdır. İkincisi de Rab korkusunu gösteren kanıt Rab’bin buyruklarına uymak üzere istekli olmaktır. Rab korkusu yüreğimizde başlar ve itaatimizle belli olur.

Mezmur. 25:14’te
“RAB kendisinden korkanlarla paylaşır sırrını, Onlara açıklar antlaşmasını.”

İşte Tanrı’nın dostları, Tanrı’nın sırlarını alanlar, antlaşmasının açıklamasını işitenler Tanrı’dan korkan kişilerdir. Musa’nın yanı sıra Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın dostu olarak adlandırılan bir büyük kişi vardır..İman atamız İbrahim. Tanrı’nın dostu olduğunu Tanrı’nın ona sırlarını açmasından biliyoruz..İbrahim’e Tanrı neden sırlarını açtı? Çünkü İbrahim’in Tanrı’dan korkmuştu. İbrahim’in Tanrı’dan korktuğunun tanıklığını bizzat Tanrı’nın kendisi yapmıştır. İbrahim oğlu İshak’ı Moriya Dağı’nda kurban olarak sunmaya götürdü ve tam İshak’ı boğazlamak için bıçağı indirirken ne olmuştu?

Yaratılış 2:11-12
” Ama RAB’bin meleği göklerden, “İbrahim, İbrahim!” diye seslendi. İbrahim, “İşte buradayım!” diye karşılık verdi. Melek, “Çocuğa dokunma” dedi, “Ona hiçbir şey yapma. Şimdi Tanrı’dan korktuğunu anladım, biricik oğlunu benden esirgemedin.”

Rab’bin meleği İbrahim’in itaati üzerine “şimdi Tanrı’yı sevdiğini anladım” diyebilirdi..Ama Tanrı’dan korktuğunu anladım dedi..İbrahim’in söz dinlerliği Rab korkusunu kanıtladı..İbrahim, kurtuluşunu saygı ve korkuyla etkin kıldı. İmanını eylemle gösterdi. İbrahim Rab korkusuyla bir vahiy aldı..Tanrı’nın bir sırrı ona açıklandı. İshak’ın yerine gökten sağlanan koçu görünce “Yahve Yire”, yani RAB sağlar diye tanıklık etti. Rab İsa Mesih’in göklerden gelişine peygamberlik etti. İşte Rab korkusunun ve korkuyla gelen itaatin büyük meyveleri.

Sevgili kardeşler, Tanrı’dan korkmak demek O’nun sözünden korkmak, günah işleyip O’ndan uzaklaşmaktan korkmak demektir. Bazen nedeni bilmesek de, çıkarımıza uygun olmasa da Tanrı sözüne korkumuzdan itaat ederiz. Bir şey anlamasak da, canımız acısa da itaat ederiz. İbrahim böyle davrandığı zaman Tanrı’dan korktuğu anlaşılmış oldu.

Bugün size teşvik etmek istediğim konu budur. Bazen Tanrımızın bir sıfatını diğer sıfatlarının önüne geçirebiliyoruz..Evet, Tanrımız sevgidir..Ama bu kutsal bir sevgidir. O’nun sevgisini vurgularken Tanrı’nın kutsallığını unutmak gibi bir hataya düşemeyiz..Tanrı günahı sevmez, günah işlememizi hoş göremez, bu yüzden Tanrı’nın kurtarışını, sevgisini, merhametini vaaz ederken, kutsallığını ihmal ettiğimizde eksik bir öğretiş olur. Tanrı hakkında düşünürken, Tanrı’yı tanımaya çalışırken düşüncemizde hem kutsal sevgi hem de kutsal korku bir arada dengeli biçimde bulunmalıdır. Günümüzde bazı öğretişlerde bu denge gözetilmeyince, açık kapı bırakınca Pavlus’un tanıttığı ve öğrettiği İsa’dan başka bir İsa öğretiliyor. Başka bir İsa’ya göre biçimlenen öğrenciler Tanrı’yı olması gerektiği gibi tanımıyor, Tanrı’yla ilişkileri sığ, adanmışlıkları zayıf kalıyor. Dünya ile çok çabuk ve rahat bir uyum içine girebiliyorlar. Mesih’in kilisesi böylece sulandırılıyor. Böyle bir imanlı portresi Tanrı’nın istediği işi yapamaz, hizmet edemez, ama kendi arzularına göre işler yapar ve bunu Tanrı’ya iş yapıyorum diye satabilir. Çünkü Tanrı’dan korkması gerektiğini çok anlamamış durumdadır.

Dirisu Kilisesi

Alper Özharar

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın