Yüreğimize Yazılan Tanrı’nın Sözleri
13 Mayıs 2012
Bazı eski taş yapıların üzerinde o yapıyı yaptıran kralın adının yazılı olduğunu görürüz. Bu yazılar taşlara yazıldığından dört beş bin yıldır orada kalarak günümüze kadar gelirler. Bugün buna paralel olarak Mısır’dan Çıkış 32:15-16 ayetlerine bakacağız.
Mısır’dan Çıkış 32:15,16 Musa döndü, elinde antlaşma koşulları yazılı iki taş levhayla dağdan indi. Levhaların ön ve arka iki yüzü de yazılıydı. Onları Tanrı yapmıştı, üzerlerindeki oyma yazılar O’nun yazısıydı.
Tanrı, halkına söyleyeceklerinin önemli olduğunu ve unutmamaları için onlara kendi eliyle taş levhalara mesajlar yazmıştı.
Yasanın Tekrarı 6:1-9 “Tanrınız RAB’bin size öğretmek için bana verdiği buyruklar, kurallar, ilkeler bunlardır. Mülk edinmek için gideceğiniz ülkede onlara uyun. Yaşamınız boyunca siz, çocuklarınız ve torunlarınız, size verdiğim bütün kurallara, buyruklara uyarak Tanrınız RAB’den korkun ki, ömrünüz uzun olsun. Kulak ver, ey İsrail! Söz dinleyin ki, üzerinize iyilik gelsin, atalarınızın Tanrısı RAB’bin size verdiği söz uyarınca süt ve bal akan ülkede bol bol çoğalasınız. “Dinle, ey İsrail! Tanrımız RAB tek RAB’dir. Tanrınız RAB’bi bütün yüreğinizle, bütün canınızla, bütün gücünüzle seveceksiniz. Bugün size verdiğim bu buyrukları aklınızda tutun. Onları çocuklarınıza benimsetin. Evinizde otururken, yolda yürürken, yatarken, kalkarken onlardan söz edin. Bir belirti olarak onları ellerinize bağlayın, alın sargısı olarak takın. Evlerinizin kapı sövelerine, kentlerinizin kapılarına yazın.”
Yukarıda geçen “uzun ömürlü olma” vaadi şimdiki yaşamımızla birlikte esas anlamda ebedi yaşam içinde söylenmiştir. Bu ayetlerde ‘Dinle, ey halkım! Bugün size söylediğim bu sözleri unutmayın’ demek istiyor Rab.
Biz de Rab ’be yaklaşırken bu önemli mesajlara yüreğimiz her zaman açık olsun. Taş levhalara yazılan levhalar asırlarca silinmez. Bu Tanrı’dan bize önemli bir mesajdır diye düşünüyorum. Tanrı yasasını deriye de yazabilirdi ama O taş levhaları tercih etti. Öğleki halk Tanrının emirlerini unutmasın silinmeyen sözlerini daima okusunlar.
İsrail halkıda ilk zamanlar Rabbe önem verdiler. Levhaları altından yapılmış sandığa koydular. Sandığı taşıyan kâhinler kutsal yaşamaya; Tanrı’nın sözlerine sandığına önem verdikleri için Tanrı İsrail halkını her bakımdan çok bereketle’di. Bir defasında sandığı taşıyan kâhinlerin ayakları Eriha nehrinin sularına değince nehir ikiye bölündü. Eriha şehrinin etrafını koruyan surların etrafını Tanrının sözünün içinde bulunduğu Sandıkla dolandıklarında surlar oldukları yere yıkıldılar.
Ama İsrail halkı daha sonra Rab ’bin emirlerine unuttular ve hatta karşı durdular. Bunun için Tanrı onları cezalandırdı. Bu acı bir durumdur. İsrail halkı Tanrı’yla olan antlaşmalarını çoğu zaman bozduğu halde Tanrı onlarla yeni bir antlaşma yaptı. Ve şimdi bu antlaşma bizler içinde geçerlidir.
Yeremya 31:32-33 “Atalarını Mısır’dan çıkarmak için Ellerinden tuttuğum gün Onlarla yaptığım antlaşmaya benzemeyecek. Onların kocası olmama karşın, Bozdular o antlaşmamı” diyor RAB. “Ama o günlerden sonra İsrail halkıyla Yapacağım antlaşma şudur” diyor RAB, “Yasamı içlerine yerleştirecek, Yüreklerine yazacağım. Ben onların Tanrısı olacağım, Onlar da benim halkım olacak.
Tanrı artık Ruhumu içinize koyacağım; Taş yüreğimizi çıkarıp yerine etten bir yürek koyacağını söyledi. ‘Ruhum artık sizin ruhunuzda olacak. Böylece yasamı bileceksiniz ben size kendimi tanıtacağım sözlerimikanunlarımı yüreğinize yazacağım dedi.
İbraniler 10:16-25 “Rab, ‘O günlerden sonra Onlarla yapacağım antlaşma şudur: Yasalarımı yüreklerine koyacağım, Zihinlerine yazacağım’ diyor.” Sonra şunu ekliyor: “Onların günahlarını ve suçlarını artık anmayacağım.” Bunların bağışlanması durumunda artık günah için sunuya gerek yoktur. Bu nedenle, ey kardeşler, İsa’nın kanı sayesinde perdede, yani kendi bedeninde bize açtığı yeni ve diri yoldan kutsal yere girmeye cesaretimiz vardır. Tanrı’nın evinden sorumlu büyük bir kâhinimiz bulunmaktadır. Öyleyse yüreklerimiz serpmeyle kötü vicdandan arınmış, bedenlerimiz temiz suyla yıkanmış olarak, imanın verdiği tam güvenceyle, yürekten bir içtenlikle Tanrı’ya yaklaşalım. Açıkça benimsediğimiz umuda sımsıkı tutunalım. Çünkü vaat eden Tanrı güvenilirdir. Birbirimizi sevgi ve iyi işler için nasıl gayrete getirebileceğimizi düşünelim. Bazılarının alıştığı gibi, bir araya gelmekten vazgeçmeyelim; o günün yaklaştığını gördükçe birbirimizi daha da çok yüreklendirelim.
Kilise demek Tanrı tarafından seçilmiş ve göksel egemenliğe aktarılmış halk demektir. Yeniden doğduysanız Kutsal Ruh artık sizin içinizdedir, Tanrı’nın yasası yüreğinizde yazılıdır. Artık Tanrı bizimle konuşabilir. Ama buna ne kadar önem veriyoruz. Rab ’bin Ruhu bizi uyardığında O’nu dinliyor muyuz? Tanrı Kutsal olduğu için Musa’ya yüzümü göremezsin demişti ama İsa şefaatçi olarak geldiği için Tanrı’nın yüzünü sınırlı olarak görüyoruz. Artık En Kutsal Yer’e girmeye cesaretimiz var. Mesih’in bedeninin bir parçasıyız, Rab ‘bin sofrasına yaklaşabiliyoruz. Mesih’in ikinci gelişinde Tanrımızın yüzünü tam olarak göreceğiz.
Tanrı yukarıdaki ayetlerde ‘yasamı her yere yaz, unutma’ diyor. Şimdi ise Tanrı’nın yasasının yüreğimize yazılmış olduğunu hatırlayarak Tanrı’yı unutmamak için uyanık kalalım. Rab’bin işi bu ülkede nasıl gelişecek kardeşleri nasıl cesaretlendirebilirim diye düşünelim. Tanrı bizi bireysel olarak çağırdığı gibi kilise olarak da çağırıyor. Kardeşini sevmiyorsan yanıma gelme diyor. O yüzden Mesih’e, Tanrı’nın Sözcü’ne ve kardeşlere önem vermeliyiz.
İbraniler 10:25’te ‘bazılarının alıştığı gibi bir araya gelmekten vaz geçemeyelim, bunlar toplantıları terk ettiler’ diyor. Bunları yaparsak Mesih’in kardeşliğinden uzak kalırız. Bir kardeşin elini sıktığımızda belki ona Kutsal Ruh’u yeniden hissettiririz. Kilise bireysel olamaz, üyeler birbirine önem verir. Mesih’in sizi sevdiği gibi siz de kiliseye önem verin.
İbraniler 10:26-31 Gerçeği öğrenip benimsedikten sonra, bile bile günah işlemeye devam edersek, günahlar için artık kurban kalmaz; geriye sadece yargının dehşetli beklenişi ve düşmanları yiyip bitirecek kızgın ateş kalır. (SEE 10:26) Musa’nın Yasası’nı hiçe sayan, iki ya da üç tanığın sözüyle acımasızca öldürülür. Eğer bir kimse Tanrı Oğlu’nu ayaklar altına alır, kendisini kutsal kılan antlaşma kanını bayağı sayar ve lütufkâr Ruh’a hakaret ederse, bundan ne kadar daha ağır bir cezaya layık görülecek sanırsınız? Çünkü, “Öç benimdir, karşılığını ben vereceğim” ve yine, “Rab halkını yargılayacak” diyeni tanıyoruz. Diri Tanrı’nın eline düşmek korkunç bir şeydir.
Kutsallar ve melekler şu anda tribünde bize tezahürat ederek teşvik etmektedirler. Ölüp dirildiğimizde ilk göreceğimiz İsa Mesih olacaktır. Sonra etrafımıza bakacağız ailemizi, çocuklarımızı, sevdiklerimizde Rab kurtarmış, haleluya! Bu yüzden bu kurtaran Rab’be önem verelim. Sevincimiz o olsun. O’na önem verelim. Rab yüreğimizde birinci yeri alsın. Rab’bin üstüne koyduğumuz bir şey varsa onu silelim gitsin.
İbraniler 10:31-39 Diri Tanrı’nın eline düşmek korkunç bir şeydir. Sizlerse aydınlandıktan sonra acılarla dolu büyük bir mücadeleye dayandığınız o ilk günleri anımsayın. Bazen sitemlere, sıkıntılara uğrayıp seyirlik oldunuz, bazen de aynı durumda olanlarla dayanışma içine girdiniz. Hem hapistekilerin dertlerine ortak oldunuz, hem de daha iyi ve kalıcı bir malınız olduğunu bilerek mallarınızın yağma edilmesini sevinçle karşıladınız. Onun için cesaretinizi yitirmeyin; bu cesaretin ödülü büyüktür. Çünkü Tanrı’nın isteğini yerine getirmek ve vaat edilene kavuşmak için dayanma gücüne ihtiyacınız vardır. Artık, “Gelecek olan pek yakında gelecek Ve gecikmeyecek. Doğru adamım, imanla yaşayacaktır. Ama geri çekilirse, ondan hoşnut olmayacağım.” Bizler geri çekilip mahvolanlardan değiliz; iman edip canlarının kurtuluşuna kavuşanlardanız.
İsa’nın doğru kıldığı adam imanla yaşayacaktır. İlk imanlıların malları ve mülkleri talan edilmişti. Onlar da orayı bırakıp Antakya’ya geldiler. Eyüp’ün sabrıyla iman yolculuklarına devam ettiler. İçlerinde Kutsal Ruh olduğu için Tanrı onlarla beraberdi incilin haberini müjdelediler Putperestlikten Mesih’e inanların oluşturduğu ilk kilise Antakya’da oluştu.
Vahiy 21:6,7 Bana, “Tamam!” dedi, “Alfa ve Omega, başlangıç ve son Ben’im. Susayana yaşam suyunun pınarından karşılıksız su vereceğim. Galip gelen bunları miras alacak. Ben onun Tanrısı olacağım, o da bana oğul olacak.
Mesih’in yeniden yüreğimizde birinci yeri alması için şimdi dizimize vuralım ki sonra vurmayalım. Bizde Mesih’e ait olmayan ne varsa onlardan özgür olalım.
Dirisu Kilisesi
Bedri Peker