Alper Özharar

 Eğlence ve gece hayatından dönüp Mesih’in sağladığı kutsallığa kavuşan Alper’in yeni yaşamı:

Tanrı’nın sevgisi ve gücü galip geldi. Sağlığıma ve psikolojime zarar veren sigarayı ve içkiyi bıraktım, kötü ortamları ve arkadaşları terk edip Tanrı’nın yoluna girdim. Aile hayatına olması gereken önemi verdim.

Sevgili kardeşler,
Merhaba, İsmim Alper Özharar,

Çoğumuz gibi Müslüman bir ailede dünyaya geldim. Anne babam dinsel kuralları harfi harfine yerine getiren dindar sayılabilecek insanlar değildi, fakat atalarından kalma inançlarına duygusal bir bağlılıkları vardı. Yıldan yıla bir takım dini ibadetler yaparlar, ayrıca dinde de bulunmayan toplumsal kültürden gelen inanışları tatbik ederlerdi. Ben de içinde büyüdüğüm ailenin etkisiyle dini kurallara önem vermemekle birlikte Yaratıcı Tanrı’nın var olduğunu içimden kabul ediyordum. Fakat ailemde hem de çevremde kimse Tanrı hakkında konuşmazdı, din kuralları sorgulanmazdı, Tanrı’nın insanlarla nasıl bir bağlantısı olduğu merak edilmezdi. Tanrı’yı dinsel bir kalıp içine sokmuşlardı.

Dinsel kalıplarla ve kurallarla ulaşılabilen, anlaşılabilen bir Tanrı’yı tanımak için içimde istek olmuyordu. Bu yüzden din konusu bana hiç çekici gelmiyordu. Hem benim hem ailem için Tanrı bilinemez, anlaşılmaz bir konuydu.
Bir yandan dünyadaki sevgisizlik, merhametsizlik, güçlülerin zayıfı ezmesi vs. beni çocukluğumdan itibaren çok olumsuz etkiliyor, adaleti, sevgiyi, iyiliği temsil eden bir Tanrı’nın var olması gerektiğini düşünüyordum. Ama Tanrı’nın önüne koyulan aşılmaz dağları düşünmek bile beni yoruyor, Tanrı’ya karşı kayıtsızlaştırıyordu. Tanrı’ya yaklaşmak için dinsel kalıba girmeyi reddediyordum.

Lise ve daha sonraki üniversite yıllarında giderek din kurumuna daha da soğudum..Dünyevi ideolojiler ve felsefeler ilgimi çekmeye başlamıştı.. Tanrı’ya karşı iyice önyargılı olmuştum, hatta artık varlığını dahi sorguluyordum. Anlaşılması güç, ağır romanlar ve siyasi kitaplar okumaya başladım. Dünyanın sorunlarına ve hayatın anlamına buralarda cevap bulmaya çalıştım. Ama bunları okudukça içim daha da kararıyordu, çünkü hiçbirinde gram umut ışığı göremedim. Hayatı, karanlık ve umutsuz haliyle kabullenmeye çalıştım. Bu ruh hali içinde kendimi alkole ve sigaraya verdim. Barlarda, Caferlerde hayata karamsar, yabancı, toplumdan uzak biri gibi dolanıp duruyordum. Kendimce farklı, değerli hissetmeye çabalıyordum. Bu dönemde depresyon ve endişe bozukluğu gibi psikolojik sorunlar yaşadım ve uzun süre ilaç kullandım.

Sonra üniversitede uzun süredir tanıştığım eşimle evlendik. Karamsarlığım, umursamazlığım ve duygusuzluğum eşimi de etkiliyordu, kendimle birlikte ona da acı çektiriyordum. Evlendikten sonra da bekârlık günlerimdeki alışkanlıklar sürmeye başladı. Yaşadığımı hissetmek için sürekli sosyal bakımdan aktif olma, sürekli arkadaş diye düşündüğüm insanlarla beraber olma, içki içme dürtüleri geliyordu. Büyük duygusal ve ruhsal boşluk içindeydim. Daha sonra eşim İtalya’daki bir eğitim programına katılmak için yurt dışına çıkmak istedi, bu onun için büyük bir fırsattı.. ben de işim dolayısıyla Türkiye’de kalmak zorunda kaldım. Onun yokluğunda durumum kötüleşti, iyiden iyiye gece hayatına başladım..kötü arzular iyice baskın çıktı ve alkolü çok artırdım..Bir süre sonra artık neredeyse her gün içki içiyordum

Eşim geri döndüğü zaman, İsa Mesih’e iman ettiğini söyledi ve İsa’nın günahları karşılıksız olarak bağışladığından söz etmeye başladı. Kendisi çok farklı görünüyordu ve yenilenmiş bir güç ve umut taşıyor, çevresine ışık saçıyordu.

İlk başta önyargılarım nedeniyle bu durum hoşuma gitmediyse de onda gördüğüm olumlu değişikleri takdir ettim ve bu değişimin altında gerçek bir güç olduğunu hissettim. Yani kendi kendini kandırmıyor, söylediği şeylere gerçekten inanıyordu. Bana İncil’den ayetler okumaya başladı. Ve ben ilk kez eşimin ağzından İncil’den sözler işittim. İsa’nın sözleri ve İncil’in mesajı karşısında hayrete düştüm, çünkü daha önce okuduğum hiçbir kitapta ve yaşadığım kültür içinde hiç böyle umut ve sevgi sözleri duymamıştım. İncil’de düşündüğümün aksine bir sürü kuralla, kaideyle çevrili bir din yoktu, fakat Tanrı’yla direk bir ilişki kurmaktan söz ediyordu. Bu ilişkiyi başlatmak için ilk adımı Tanrı atıyordu.

İncil mesajı beni derinden etkilemeye başladı. Sanki İncil direkman bana konuşuyordu ve binlerce yıl öncesinden bana özel yazılmış bir mektup gibiydi. Eşim geldikten sonra daha seyrek olmakla birlikte gene dışarı çıkıyordum, ama artık eskisi gibi rahat değildim. Yaptığım kötülüklerin düpedüz günah olduğunun farkına varıyordum artık. Vicdanım da çok rahatsız olmaya başlamıştı. İsa’nın paklığını bir kez gördükten sonra artık kendimi kandıracak bir şeyim, kendimi savunacak bir şeyim kalmamıştı. Şimdiye dek kendimi hep iyi sanıyordum, ama O’nun fedakârlığına ve davranışlarına, alçak gönüllüğüne baktıkça kendimin ne kadar düşük olduğunu görüyordum. Özellikle İsa’nın hayatı filmini seyredip seyredip ağlıyordum, içimde fırtınalar kopuyordu. İsa Mesih’de hep özlemini çektiğim şey vardı. Yavaş yavaş İsa’nın kişiliğini sevdiğimi ve onun gibi olmak istediğimi anlamaya başladım. O’nun pak, günahsız yaşamı, alçakgönüllülüğü ve insanın en derin ihtiyacı olan çarmıhtaki karşılıksız sevgisi beni derinden etkiledi. Hiç kimse O’na benzemiyordu. Herkes benden bir şeyler talep ederken, sadece İsa bana karşılıksız bir şey vermek istiyordu. Aradığım gerçeğin ve umutsuzluğumun çaresinin İsa Mesih olduğunu anladım; bir gün geldi ve diz çöküp günahlarım için tövbe ettim, İsa Mesih’e Rabbim ve Kurtarıcım olarak iman ettim…Ama eski hayatımın ağırlığından korkuyordum, nasıl vazgeçebilecektim bütün kötü alışkanlıklardan ve ilişkilerden bilmiyordum.Eşim bana destek oluyor ve benim için dua ediyordu. Sonra içimde bariz bir savaş başladı ve iki güç arasında çekildiğimi hissettim. İsa beni o karanlıktan dışarıya doğru çekiyor, ama karanlığın gücü de beni bırakmak istemiyordu. sonunda Tanrı’nın sevgisi ve gücü galip geldi..Sağlığıma ve pskilojime zarar veren sigarayı ve içkiyi bıraktım, kötü ortamları ve arkadaşları terk edip Tanrı’nın yoluna girdim..Aile hayatına olması gereken önemi  verdim. Rab bu dönemde hayatımda çeşitli belirtiler ve mucizeler de gösteriyordu.

Anlıyorum ki Rab, eşimi ve beni bir süreliğine birbirimizden uzaklaştırıp ikimizi ayrı ayrı hazırladı,  çünkü bir arada kalsaydık, birbirimizi yok edecektik ve mutlaka evliliğimiz bitecekti.. Rab önce eşime ve sonra eşim aracılığıyla bana lütfetti. Ailemi kutsadı, cennete ait büyük ailenin, yani kilisenin parçası yaptı.

Eski günahkar hayatımı utançla anıyorum, eğer İsa hayatıma gelip beni ölüm uykusundan uyandırmasaydı, hala ayıplarıyla övünen karanlık içinde kayıp biri olacaktım. Belki de şimdiye dek ölmüştüm. Rab’den hem psikolojik hem de bedensel şifa aldım. İçimde İsa’dan gelen bir sevinç ve esenlik hâkim oldu.

Rab İsa Mesih’e hayatımda yaptığı her şey için şükrediyorum. Bana kutsal bir yaşam ve bu dünyayla sınırlı olmayan gerçek bir umut verdi.. Daha önce anlayamadığım Tanrı’yı artık tanıyorum..İsa Mesih sayesinde Tanrı sevgidir diyebiliyorum. Artık hayatımın her gününü O’nun sevgisi altında dua ederek, O’na tapınarak gerçek bir amaca yönelmiş olarak yaşayabiliyorum. Sahip olduğum yaşamı başka insanlarla paylaşmak istiyorum. İsa Mesih, benim için yaptığı bu mucizeyi, bu değişimi tek tek bütün insanlar için yapmak istiyor..
50. Mezmur’da Tanrı şöyle sesleniyor; “Yolunu düzeltene kurtarışımı göstereceğim” .

Yolunu düzeltmek isteyen İsa’ya gelsin, o size de kurtarışını gösterecek. Yaşadıklarımın size bereket olmasını ve İsa’nın ölümden dirildiğini ruhunuzda fark etmenizi diliyorum.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın